kalabalığı yararak ilerlemek
Fiil
(biri üzerinde) nahoş tesir bırakmak, kalbini kırmak, incitmek, sinirlendirmek, iğrendirmek.
soğurma kenarı
İsim, Fizik
basen sınırı, basen kenarı
İsim, İnşaat
rekabet üstünlüğü
İsim, İşletme
rekabet avantajı
İsim, İşletme
(a) etkin öğe: müessir unsur/eleman, (b) öncü, en önemli/etkili/ileri mevki, yönetici/yön verici durum.
deckle = deckel ile ayni anlama gelir. elle yapılan kâğıdın tırtıklı kenarı.
birine avantaj tanımak
Fiil
özellikle teknolojide en ileri ya da gelişmiş olma durumu
(a) sinirli, sinirleri gergin, aksi, endişeli, (b) alıngan, hassas, (c) sabırsız.
tehlikeli bir durumda, râmak kalmış, (tehlike vb.'nin) eşiğinde/kenarında.
…in tüylerini diken diken etmek
Fiil
sınır, hudut, eşik, had, kenar, uç.
İsim
ustura ağzı.
on a razor-edge: müşkül durumda.
(a) heyecanlandırmak, kızdırmak, telâşlandırmak, (b) sabırsızlandırmak, merakta bırakmak.
(a) (diş) kamaştırmak, (b) sinirlendirmek.
birini sinirlendirmek
Fiil
birini sinirlendirmek
Fiil
(pervane vb.) art kenar.
İsim
suyun kenarı (ulusal dış politika uğruna siyasi partilerin politika yapmamaları
İsim
ağzını açıp bir söz söylemek
Fiil
yavaş yavaş sıyrılmak
Fiil
yavaş yavaş öne çıkmak
Fiil
yavaş yavaş öne geçmek
Fiil
sıvışmak, görünmeden uzaklaşmak.
yavaş yavaş yaklaşmak
Fiil
yavaş yavaş kötüleşmek
Fiil
yavaş yavaş kötüye gitmek
Fiil
yavaş yavaş bozulmak
Fiil
yavaş yavaş kötülemek
Fiil
köşe koruyucu
İsim, Çocuk Bakımı
faiz oranlarını yavaş yavaş indirmek
Fiil
piyasada yavaş yavaş yer edinmek
Fiil
(a) kıl payı ile/çok az farkla yenmek.
G.S. edged out F.B. in the playoffs. (b) kenara itmek,
(c)
edge out of a room: odadan sıvışıp çıkmak, görünmeden/sezdirmeden çıkmak.
birini burun farkıyla geçmek
Fiil
birini az farkla geçmek
Fiil
birini devre dışı bırakmak
Fiil
birinin sektörden ayrılmasına neden olmak
Fiil
birini çekilmek zorunda bırakmak
Fiil
birini rekabetin dışına atmak
Fiil
birinin işten ayrılmasına neden olmak
Fiil
birini az farkla yenmek
Fiil
karayoluna paralel ilerlemek
Fiil
keski, kesecek alet, keskin ağızlı alet.
İsim
korumacılığa yönelmek
Fiil
yavaş yavaş iyiye gitmek
Fiil
yavaş yavaş düzelmek
Fiil
yavaş yavaş iyileşmek
Fiil
yavaşça birisine sokulmak/yanaşmak.
birşeye doğru yavaş yavaş ilerlemek
Fiil
...'in en ön saflarında
Zarf
öteki adaylara oranla çok üstün
-den üstün/daha iyi olmak.
He has the edge on the other students.
birinin sözlerini boğazına tıkamak
Fiil
birinin sözlerini boğazına tıkmak
Fiil
bilemek, keskinleştirmek.
Not putting too fine an edge upon it: kılı kırk yarmadan.
birini uçurumdan kurtarmak
Fiil
körletmek, keskinliğini gidermek, hafifletmek, şiddetini/zevkini azaltmak, iştahını kapamak, (açlık vb.) gidermek.