gücünün/takatinin/tahammülünün/sabrının vb. sonunda (olmak).
amacını gerçekleştirmek
Fiil
=
at ones wit's end: apışıp kalmış, işin içinden çıkamaz halde, ne yapacağını şasırmış.
be at one's wit's (wits') end: apışıp kalmak, işin içinden çıkamamak, ne yapacağını bilememek.
takatinin/tahammülünün üstünde, hadden aşırı.
be at the end of one's rope: çaresiz kalmak, bıçak
kemiğe dayanmak, takati/tahammülü tükenmek.
amacına insanları idare ederek varmak
Fiil
işinde çıkmaza girmek
Fiil
iş inde çıkmaza girmek
Fiil
aklı başından gitmek
Fiil
ne yapacağını bilememek
Fiil
ne yapacağını şaşırmak
Fiil
maddi olanakları tükenmiş olmak
Fiil
parası pulu kalmamak
Fiil
kuvvet veya sabrının son haddinde olmak
Fiil
çaresizlikten kıvranmak
Fiil
bir ayağı çukurda olmak
Fiil
tahammülünün son haddine gelmek
Fiil
tahammülün son haddine gelmek
Fiil
konuşmasını bitirmek
Fiil
ahir ömrünü yoksullar evinde geçirmek
Fiil
son günlerini sükûn içinde geçirmek
Fiil
ömrünün sonuna gelmek
Fiil
kavgasına son vermek
Fiil
konuşmasını bitirmek
Fiil
uçtan uca şeffaflık
İsim, İşletme
cinsel temasta bulunmak,
kaba sikmek.
(a) dayanmak, mukavemet etmek, zorlukları cesaretle karşılamak/yenmek, (b) sorumluluğunu çok iyi bilmek,
(c) kendini çok iyi savunmak.
korkutmak, dehşete salmak, tüylerini diken diken yapmak.
It was enough to make your hair stand on end.
His hair stood on end at the sight: Görür görmez düyleri diken diken oldu.
kirayı her üç aylık dönem sonunda ödemek
Fiil
(okulda) okumasını tamamlamak
Fiil
yolculuğunun sonuna varmak
Fiil
amacına ulaşmak için hilelere başvurmak
Fiil
garanti başlangıç tarihi
İsim, Kalite
olağandışı son
Bilgi Teknolojileri
acı/feci/hoşa gitmeyen sonuç, zahmetli/sıkıntılı bir işin sonu.
to the bitter end: (zahmetli/sıkıntılı/zor
bir işin) sonuna kadar, feci akibeti bekleyerek.
They knew the war would be lost, but the men fought to the bitter end : Savaşın kaybedileceğini biliyorlardı, fakat sonuna kadar savaştılar.
İsim
kablo veya zincirin ucu.
İsim, Denizcilik
kitap desteği/dayanağı, kitapların devrilmemesi için iki uca konulan destek.
İsim
(aletin/silahın vb.) iş gören ucu.
the business end of a revolver/of a screwdriver.
İsim
ucu (kör tapa ile) tıkalı boru.
İsim
çıkmaz, içinden çıkılması/çözümü imkânsız durum/sorun.
We've come to a dead end in our effort to reach agreement.
İsim
son, akibet.
The fag end of the day.
İsim
izmarit, sigara ucu.
İsim
artık, kalıntı, kumaş parçası.
İsim
başından sonuna kadar
Zarf
ön uç
Bilgi Teknolojileri
süpermarkette yazar kasaların bulunduğu bölüm
(US) bir şirketin (imalatla ilgili değil de) pazarlama ile ilgili yüzü
otobüs ve benzeri taşıtların ön camları altındaki reklam yerleri
İsim
(US) bir projeyi başlatmak için paranın önceden ödenmesi
bir yapının sonundaki ilan yeri
başını büyük belaya sokmak
Fiil
kablolu televizyonun anten ucu
üst uç
Bilgi Teknolojileri
piyasanın üst tabakası için üretilen ve bundan ötürü de çok pahalı olan
Sıfat, Ekonomi
sarkan uç, bağlanmamış/kullanılmamış parça.
There's a loose end hanging from the hem.
İsim
yarım kalmış/tamamlanmamış işler, henüz bir karara bağlanmamış ayrıntılar, çözülmemiş/halledilmemiş/izah
edilmemiş/müphem hususlar.
We've finished the main job, but there are still a few loose ends to tie up. There are too many loose ends in this case.
İsim
alt uç
Bilgi Teknolojileri
(a) (zaman) sürekli/devamlı olarak, üstüste, biteviye, sonsuz.
ten days straight/right on end:
üstüste on gün.
He sat there for hours on end. (b) ardarda, birbiri ardınca, pek çok.
It snowed for days on end. (c) dik (durumda) dikine.
We had to stand the table on end to get through the door.
açık son (radyo ya da televizyon programının tarihi önceden saptanmamış bitişi
dönem sonu
İsim, Muhasebe
herhangi büyük bir kentin belediye başkanlığı
arka/ art uç, geri kısım, arka taraf.
İsim
kıç, arka.
tail end ile ayni anlama gelir.
İsim
bir aracın arkasına çarpma
bir şeyin son ve adi kısmı
sonsuz, bitmez, sonu gelmez.
bir nevi futbol oyunu.
İsim
duyma sinirinin ucu.
İsim
(havaalanı) temizlenmiş bölge
duyma sinirinin ucu.
İsim
(istatistik) uç düzeltmeler (maksimum ve minimum düzeltmeler
İsim
(basım) son sayfayı tam doldurmak
Fiil
fiyasko ile sonuçlanmak
Fiil
başlıbaşına amaç oluşturma
(futbol, basketbol) saha sınırı, sınır çizgisi.
İsim
dizinin/sıranın sonunda bulunan adam.
İsim
seyyar şarkıcı grubunun güldürücüsü/komedyeni
İsim
işaret etmek için kullanılan göstergedir
bir veri biriminin veya bir bilgisayar kelimesinin sonunu göstermek
Fiil
kitabın asıl metninden sonra gelen ilâveler (kaynakça, bulduru, dizin, ekler vb.). front matter
(a) uç uca, kafa kafaya, baş başa, karşı karşıya, burun buruna.
meet end on: burun buruna çarpışmak.
The two train hit each other end on. (b) kirişleme.
stand/set end on: kirişlemesine koymak.
sinir ucu: duygu/hareket sinirlerinin uçları ve bunlarla işbirliği halinde duygu/hareket sağlayan organ.
İsim
dönüm noktası: oylumsal çözümlemede ayarlı derişimdeki tepkenle, belirlenmek istenenin eşdeğer olduğu
ve kullanılan belirtecin renk değiştirdiği eşdeğerlik noktası.
İsim
son ürün/mahsul, mamul madde, üretim sonunda elde edilen madde.
İsim
son fiyat (en yüksek oranda iskonto uygulanmış reklam yeri ya da zamanı
uyak, kafiye: mısra sonlarının ses uyumu.
İsim
(futbolda) top kaçırma, topu karşı oyuncudan kaçırıp yandan ilerleme.
İsim
muhalefeti/formaliteyi atlatma, kestirmeden sonuca varma.
İsim
(futbolda) top kaçırma, topu karşı oyuncudan kaçırıp yandan ilerleme.
İsim
muhalefeti/formaliteyi atlatma, kestirmeden sonuca varma.
İsim
sehpa: sandalye/kanape yanına konulan küçük masa.
İsim
arkaya devirme tertibatlı kamyon
uç uca, sıra ile.
We can provide seats for 8 people if we place these 2 tables end to end. from end to end : bir uçtan bir uca.
en sonunda … olmak, bitirmek, son vermek, sonu … olmak.
He ended up by saying … : Sonunda … dedi.
Many of their friends have ended up in prison for terrorist activities: Yıldırma eylemlerine katılan arkadaşlarının çoğu sonunda hapsi boyladı.
sonunda biriyle aynı duruma düşmek
Fiil
sonunda birine benzemek
Fiil
son kullanıcı
İsim, Reklamcılık
alan ucu, futbol alanının iki ucu.
İsim
genellikle taksitle olan bu kredi türünde müşteri ile banka arasında yapılan anlaşmada ödenecek meblağın tümü
taksit sayısı ve her taksidin tarihi yazılıdır
(US) hisseleri menkul değerler borsasında veya borsada kota edilmemiş ve dolayısıyla piyasada işlem görmeyen
kâğıtların alım satımını yapanlarca yönet
(gemi) başbaşa çarpışmak
Fiil
(US) ipotekli borç senedi
vadesi tespit edilmemiş teslimat sözleşmesi
birçok kez kullanılabilecek kredi
menkul kıymetler yatırım fonu
odada ileri geri yürümek
Fiil
yıl sonu envanter kayıt ydıları
İsim