1. tahmin etmek.
    to guess the height of a tree.
    I guessed him about 25: 25 yaşında tahmin
    ettim.
    guess how much (=what) it cost: Fiyatını tahmin et.
    to guess right: doğru tahmin etmek.
  2. keşfetmek, bilmek, bulmak, çözmek.
    to guess a riddle: bir muammayı çözmek.
    She guessed my thoughts.

    You've guessed it: Bildin, keşfettin.
    I've already guessed who had done it.
  3. zannetmek, farzetmek.
    I guess you're right.
    I guess not: Zannetmem.
    I guess so: Galiba, (öyle) zannederim.
  4. tahmin, zan, farz.
    My guess is that he didn't come because his wife wouldn't let him.
    It was
    just a lucky guess: İsabetli bir tahmin idi.
    at a rough guess: kaba bir tahminle, aşağı yukarı.
    I give you three guesses: 3 defada bilirsen ne âlâ.
    My guess is that he will refuse: Zannederim reddedecek.
  5. tahmin etme, keşfetme, bilme.
kesin olmayan bir şey
Allah bilir. (Allahtan başka) kimse bilemez.
tahmin en
tahminen
bilgiye dayalı tahmin
akıllı tahmin
tahmin etmek, tahminde bulunmak.
have a guess! Tahmin et!
That was a good guess: İyi bildin/tahmin ettin.
emin olmayan tahmin
yüzde yüz çıkacak bir tahminde bulunmak Fiil
akıllıca bir tahminde bulunmak Fiil
kaba tahmin
sonradan fikir yürütmek Fiil
bir tahminde bulunmak Fiil
birşeyi tahmin etmek Fiil
birşeye dair tahmin yürütmek Fiil
birşeye ilişkin tahminde bulunmak Fiil
tahminde bulunmak, tahmin/takdir etmek.
We guessed at the height of the building.
doğru tahmin yürütmek Fiil
doğru tahmin etmek Fiil
doğru tahminde bulunmak Fiil
anlamını bağlamdan çıkarmaya çalışmak Fiil
Bil bakalım ne oldu?
yanlış tahmin etmek Fiil
yanlış tahminde bulunmak Fiil
yanlış tahmin yürütmek Fiil
Allah bilir nasıl!
Sanırım.
Galiba.
tahminde bulunmak Fiil
bir şeyi bulmaya/keşfetmeye çalışmak.
Ne bileyim? Benim kadar sen de tahmin edebilirsin. Senden fazla bildiğim bir şey yok.