vaadini yerine getirmekte kusur etmek
Fiil
(top oyunlarında) topu gözden kaçırmamak, topun doğrultusunu iyi kestirmek.
elini çekmemek, devamlı meşgul olmak.
en önemli habere/delile sahip olmak.
gerçekçi düşünmek, düşüncelerinde makul/pratik olmak.
(zamanı gelince kullanmak üzere) saklamak, el altında/hazır bulundurmak.
(a) sakin olmak, heyecan eseri göstermemek, (b) yüzü gülmemek, kendini (gülmekten) tutmak/almak, temkinini
bozmamak.
The joke was so funny she couldn't keep her countenance: Fıkra okadar komikti ki gülmekten kendini alamadı.
menfaatlerini yakından korumak
Fiil
masraflarının kaydını tutmak
Fiil
masrafların kaydını tutmak
Fiil
bir sendikayı işletmesinden uzak tutmak
Fiil
sendikayı işletmesinden uzak tutmak
Fiil
gizli bir kozu olmak
Fiil
elini oyundan çekmemek
Fiil
dengesini kaybetmemek
Fiil
bankadaki hesabını açık tutmak
Fiil
(hastalıktan) yataktan çıkmamak
Fiil
doğum gününü kutlamak
Fiil
otomobili ile gitmemek
Fiil
otomobil ile gitmemek
Fiil
soğukkanlılığını korumak
Fiil
fikrini kendine saklamak
Fiil
(a) haddini bilmek, (b) uzak durmak, sokulmamak, yaklaşmamak, fazla samimî olmamak.
They might be dangerous, so keep your distance. He prefers to keep his distance with his employees.
köpeğinin yuları elinde olmak
Fiil
skandallara meraklı olmak
Fiil
(a) dayanmak, mukavemet etmek, zorlukları cesaretle karşılamak/yenmek, (b) sorumluluğunu çok iyi bilmek,
(c) kendini çok iyi savunmak.
taahhütlerini yerine getirmek
Fiil
masraflarını makul sınırlar içinde tutmak
Fiil
harcamalarını makul sınırlar içinde tutmak
Fiil
harcamaları makul sınırlar içinde tutmak
Fiil
gözü saatte olmak, (canı sıkıldığından) paydos saatinin bir an gelmesini beklemek, işin bitimini gözlemek.
He's a terrible clock -watcher: Tembelin biridir.
to be guilty of clock-watching: dalga geçmekten/havyar kesmekten suçlu olmak.
çevreyi dikkatle gözetlemek
Fiil
göz hapsine almak, gözünü ayırmamak, dikkatle gözetlemek, tetikte/uyanık bulunmak.
gözünü ayırmamak, gözünden kaçırmamak için dikkatle bakmak.
The bird watcher kept his eyes peeled for birds.
Fiil
(a) sözünde durmak, (b) imanını elden bırakmamak.
keep faith with someone: birine verdiği sözü
tutmak, vaadini yerine getirmek.
ayakta durmak, düşmemek, sarsılmamak.
He found it difficult to keep his feet on the icy road.
(bir işte) başarı dilemek, başaracağını ummak, sonuçtan ümitli olmak/ümidini kesmemek.
Keep your fingers crossed while I take the test: Bana sınavda başarı dile/başarım için dua et.
Keep your fingers crossed! Maşallah de! Nazarın değmesin.
nazar değmesin işareti yapmak
Fiil
görgü kurallarını gözetmek
Fiil
iddiasını başarıyla savunmak
Fiil
sinirleri üstünde olmak
Fiil
pratiğini kaybetmemek
Fiil
kendine hâkim olmak, itidalini/soğukkanlılığını korumak.
(a) yüzer durumda tutmak, başını su üstünde tutmak, suya batmamak, (b) kendi yağı ile kavrulmak, borca
girmemek, kendi geliri ile geçinip gitmek, ayağını yorganına göre uzatmak.
He's finding it hard to keep his head above the water these days.
(kıt kanaat) geçinmek, iki ucunu bir araya getirmek.
In this business we don't make much money, but we are able to keep our heads above the water.
iki yakasını bir araya getirmek
Fiil
suyun yüzünde durabilmek
Fiil
borçsuz harçsız geçinmek
Fiil
su yun yüzünde durabilmek
Fiil
hiç tehlikeye girmemek
Fiil
mücevherlerini banka kasasında saklamak
Fiil
birine karşı avantajı olmak
Fiil
mektuplarını kilit altında tutmak
Fiil
susmak, ağzını kapamak, sır saklamak, ketum olmak.
üyeliğini muhafaza etmek
Fiil
(US) beladan sakınmak
Fiil
durmadan ve sıkı çalışmak
Fiil
opsiyon hakkını mahfuz tutmak
Fiil
fikirlerini/düşüncelerini/niyetlerini/planlarını kendine saklamak/gizli tutmak/açıklamamak.
Keep your own counsel: Düşüncelerini gizli tut.
ödemeleri vadesinde yapmak
Fiil
yılmamak, umutsuzluğa kapılmamak, fütur getirmemek.
cesaretini yitirmemek, umutsuzluğa kapılmamak, zor koşullar altında bile yılmamak.
birinin emniyeti altında olmak
Fiil
her ihtimale karşı hazır bulunmak
Fiil
vaadi yerine getirmek
Fiil
evraklarını titizlikle saklamak
Fiil
itibarına leke sürdürülmemiş olmak
Fiil
(a) (mecliste vb.) yerini/mevkiini korumak, (b) tekrar milletvekili seçilmek, (c) oturduğu yerden kalkmamak.
soğukkanlılığını korumak, sinirlenmemek, sinirlerine hâkim olmak.
Keep your shirt on! Sinirlenme! Kendine hâkim ol!
ümitsiz bir durumda olmak
Fiil
itidalini kaybetmemek
Fiil
kiraya verdiği evin oturulabilir halde onarımını sağlamak
Fiil
(üniversite) alınması zorunlu derslere kaydolmak
Fiil
biriyle olan bağlantılarını korumak
Fiil
kozlarını elinde tutmak
Fiil
birinin yoluna engel olmak
Fiil
sükûnetini muhafaza etmek
Fiil
evrakları kendi saklamak
Fiil
birini kadrosunda tutmak
Fiil
bir şeyi kendi harcamak üzere saklamak
Fiil
ailesinden bir şey saklamak
Fiil
haberi kimseye söylememek
Fiil
başkasına bağımlı olmamak
Fiil
ödemelerini muntazaman yapmak
Fiil
ödemelerine muntazam bir şekilde devam etmek
Fiil
yürekliliğini elden bırakmamak
Fiil
kendi faaliyet alanı içinde kalmak
Fiil
sınırları içinde kalmak
Fiil
ilgisini/alâkasını devam ettirmek, ilgisini kesmemek, bir işle sürekli olarak meşgul olmak, hünerini/melekesini
kaybetmemek, üstünde devamlı çalışmak.
didinmek, durmadan (gece gündüz) çalışmak/çalabalamak/uğraşmak, didinip durmak.
He keeps his nose to the grindstone and saves as much as possible to buy a new house.
acele karar vermemek, belirli bir süre içinde seçmekte serbest olmak, seçme/alma hakkı mahfuz olmak.
ana paraya dokunmadan faiziyle geçinmek
Fiil
yediği ekmeği hak etmemek
Fiil
boğaz tokluğuna çalışmak
Fiil
itidalinımuhafaza etmek
Fiil
yerinden kımıldamak kımıldanmak
Fiil
(fiyatlar) sabit kalmak
Fiil
sol tarafı takip etmek
Fiil
mektup buları saklamak
Fiil
muntazaman haber vermek
Fiil
sağ tarafı takip etmek
Fiil
(fiyatlar) sabit olmak
Fiil
(Br) üniversitede okumak
Fiil
(bir şeyi) kontrol etmek
Fiil
bir şeyi yüksek tutmak
Fiil
bir şeyin bakımını sağlamak
Fiil
(sandık) ters çevirmeyiniz
çalışmaya devam etmek
Fiil