(a)
ABD- argo hâdise çıkarmak, ortalığı karıştırmak, karışıklık yaratmak.
He kicked up a lot of trouble. (b) tekmeleyerek yukarı göndermek, (c)
kick up a fuss = kick up a row = raise a row = kick up a dust: mesele çıkarmak, şiddetle itiraz etmek, kıyameti koparmak, tozu dumana katmak.
When the teacher gave the class 5 more hours of homework, the class kicked up a fuss.
çok dedikoduya neden olmak
Fiil
ortalığı telâşa vermek, yaygara koparmak, pireyi deve yapmak, (hiç yoktan) mesele çıkarmak.
bir yeri gürültüye boğmak
Fiil
bir yeri gürültüye boğmak
Fiil
(a) eğlenmek, hoş vakit geçirmek, oyalanmak, (b) serbest hareket etmek.
(a) sabırsızlanarak beklemek, (b) kendini zevke vermek, eğlenceye dalmak, (c) sevinçten zıplamak,
k.d. etekleri zil çalmak.
kıyameti koparmak, bağırıp çağırmak, çekişmek, (hiç yoktan) mesele çıkarmak, bağırarak münakaşa etmek.
vuruşma, dövüş, kavga, arbede.
İsim