kendi insiyatifine göre hareket etmek
Fiil
kendi menfaatine çalışmak
Fiil
kendi namına hareket etmek
Fiil
kendi adına hareket etmek
Fiil
kendi namına hareket etmek
Fiil
kendi ihtiyarına göre hareket etmek
Fiil
gönlüne göre, tam istediği gibi.
He is a person after my heart: Tam gönlüme göre/istediğim gibi birisidir.
riski kendine ait olmak üzere
riski kendine ait (olmak üzere
keyfine göre, canı nasıl isterse.
kendi hesabına çalışmak
Fiil
bir başına bırakılmak
Fiil
kendi evinin efendisi olmak
Fiil
kendi kendinin düşmanı olmak
Fiil
bağımsız, özgür/müstakil olmak, kendi kendini yönetebilmek, dilediğince hareket edebilmek, kendi başına buyruk olmak.
kendi kendinin efendisi olmak
Fiil
kendini methetmek, övünmek, böbürlenmek.
böbürlenmek, şişinmek, övünmek, kendini övmek/methetmek.
kendi borusunu öttürmek, kendini övmek, övünmek.
kendi hisselerini satın almak
Fiil
bir şeyi kendisinin addetmek
Fiil
riski kendine ait olmak üzere taşımak
Fiil
kendisinin olduğunu iddia etmek
Fiil
(a) kendi malına sahip olmak, asıl sahibini bulmak, (b) lâyık olduğu mevkie erişmek, (c) kendi alanına/ihtisasına girmek.
davasını mahkemede kendi başına savunmak
Fiil
kendi savunmasını kendi yapmak
Fiil
kendi savunmasını kendi yapmak
Fiil
kendi çıkarını düşünmek
Fiil
kendi menfaatini düşünmek
Fiil
kendi çıkarını düşünmek
Fiil
kişinin kendi fikrine tamamıyla ters düşmek
Fiil
kendi kullanımı için ayarlamak
Fiil
bindiği dalı kesmek, kendi kendine zarar vermek.
kendi başına başa çıkmak
Fiil
bir şeyin teminatını şahsen üstlenmek
Fiil
mahkeme huzurunda davayı kabul etmek
Fiil
kendi çıkarı için savaşmak
Fiil
kendi kavgasını etmek
Fiil
kendi başına savaşmak
Fiil
kendi eğilimini izlemek
Fiil
eski gidişatına devam etmek
Fiil
kendi eğilimini izlemek
Fiil
içinden geldiği gibi yaşamak
Fiil
sadece kendi eğilimlerini izlemek
Fiil
parayı kendi için kullanmak
Fiil
öcünü almak, kuyruk acıcını çıkarmak.
kendi görüşlerini belirtmek
Fiil
kafasının dikine gitmek
Fiil
kendi finansmanını kendi idare etmek
Fiil
kendi finansmanıni kendi idare etmek
Fiil
kendi ne bir kopyasını ayırmak
Fiil
kendi kaynakları olmamak
Fiil
kendine ait bir şeyi olmamak
Fiil
kendi eşyası bulunmak
Fiil
kendine özgü bir nedeni olmak
Fiil
şunun bunun davasıyla ilgili olmamak
Fiil
kendi kazdığı kuyuya düşmüş
(a) mevkiini/durumunu korumak/muhafaza etmek, (b) yenilgiyi/mağlûbiyeti önlemek, başını kurtarmak.
Kendi iyiliğin için.
Cümle, Deyim
Senin iyiliğin için.
Cümle, Deyim
kendi önemiyle doygun halde
haklı olarak, hakkını/yetkisini kullanarak, müstakilen, kendi başına.
possess something in one's own right: re'sen hak sahibi olmak.
kendi çıkarını düşünmek
Fiil
kişisel çıkarlarına müdahale etmek
Fiil
fikirlerini/düşüncelerini/niyetlerini/planlarını kendine saklamak/gizli tutmak/açıklamamak.
Keep your own counsel: Düşüncelerini gizli tut.
başkasına bağımlı olmamak
Fiil
emin olmak, kararlı olmak, tereddüt etmemek, ne yapacağını bilmek.
direnmek, azmetmek, kararından dönmemek, ne istediğini bilmek, kendini bilmek.
kendi ihtiyarına bırakmak
Fiil
(birini) kendi haline/arzusuna bırakmak, işine karışmamak, serbest bırakmak.
kendi imkânlarıyla başbaşa kalmış
kendi başına yaşamak
Fiil
kendi menfaatlerini korumak
Fiil
kendi işlerini idare etmek
Fiil
kendi işine bakmak, başkasının işine karışmamak, başkasının işine burnunu sokmamak.
Mind your own business: Sen kendi işine bak!
kendi/şahsî malı, kendine/şahsına ait.
kendiliğinden, kendi gayreti/gücü ile, kimse zorlamadan, kimse söylemeden.
Have you done all this work off your own bat? Bütün bu işi kendiliğinden mi yaptın?
I didn't invite them, they came off their own bat.
kendi kendine, kendi başına, bildiği gibi, bağımsızca.
on my own hook: kendi başıma, kendi kendime, bildiğim gibi.
kendi kendine, kendi başına/hesabına, bağımsız olarak.
I'm all on my own today: Bugün kendi kendimeyim.
kendi yetkisine dayanarak
kendi başına (yapmak
Fiil
kendi hesabına çalışmak
Fiil
kendi önemini abartmak
Fiil
(US) kendi kararlarından caymak
Fiil
(a) yalnız kendine güvenmek, başkasına güvenmemek, kendi işini kendisi yapmak, (b) kendi adına konuşmak/hareket
etmek, bağımsız olmak.
faturada kendine düşen payı ödemek
Fiil
kendi bakım ve geçim masraflarını ödemek
Fiil
kendine düşeni ödemek
Fiil
kendine düşen ödemek
Fiil
birinin masrafını kendi cep inden çekmek
Fiil
bildiği/istediği gibi yapmak, canının istediğini yapmak.
mal sahibi olarak zilyedinde bulunmak
Fiil
malik olarak tesahüp etmek
Fiil
bir işe yararlı katkıda bulunmak, yarar sağlamak, üzerine düşen görevi yapmak.
beyhude kendini üzmek /harap etmek.
kendi çıkarlarını korumak
Fiil
kendi hatlarına geri çekilmek
Fiil
kendi hatlarına geri çekilmek
Fiil
hayatını tehlikeye atmak
Fiil
kendi yıkımına koşmak
Fiil
kendi gözüyle görmek
Fiil
kendi çıkarına çalışmak
Fiil
kendi amacına hizmet etmek
Fiil
kendi çıkarlarına hizmet etmek
Fiil
kendi eliyle imzalamak
Fiil
kendi eliyle imza atmak
Fiil
kendi ayakları üzerinde durmak
Fiil
bağımsız olmak, kimseye muhtaç olmadan yaşamak.
ayakları üzerinde durmak
Fiil
başkasının yardımı olmadan kendi ayakları üzerinde durmak
Fiil
yaptığının cezasını çekmek, ettiğini bulmak.
kendi açtığı çığırda ilerlemek, bağımsız/yeni bir hayata/işe başlamak, kimseye müdanaa etmemek.
sadece kendi çıkarlarını gözetmek
Fiil
kendi bildiği yolda gitmek
Fiil
başkalarının öğütlerine kulak asmamak
Fiil
kendi açısından konuşmak
Fiil
kendine göre konuşmak
Fiil
kendini methetmek, övünmek, böbürlenmek.
kendi hesabına yapılan işlem
kendi hesabına çalışmak
Fiil
geçimini sağlamak için çalışmak
Fiil
geçiminısağlamak için çalışmak
Fiil
kendi hesabına çalışmak
Fiil