1. sessizce dolaşma(k), ağır adımlarla yürümek.
  2. yaya olarak yolculuk etme(k).
  3. taban tepme(k), uzun süre yürüme(k).
    tramp the country: kırlarda gezip dolaşmak, taban tepmek.
  4. başıboş dolaşma(k), âvarelik etme(k), sürtmek.
  5. dolaşma(k), gezinmek.
    to tramp the streets.
  6. çiğneme(k), ayak altında ezmek.
    to tramp grapes in order to make wine.
  7. tarifesiz vapurla seyahat etmek.
  8. derbeder/serseri kimse.
    on the tramp: başıboş dolaşmakta, seserilik etmekte.
  9. avarelik, avare gezme.
  10. ağır adım sesi.
  11. uzun yaya gezintisi.
    go for a long tramp: uzun bir yürüyüşe çıkmak.
  12. tramp steamer ile ayni anlama gelir. tarifesiz işleyen yük vapuru.
  13. sürtük, kaldırım yosması, önüne gelenle cinsel ilişki kuran kadın/kız.
  14. kundura nalçası.
kopukluk
iş için dolaşıp durmak Fiil
serserice dolaşmak Fiil
(a) üstüne basıp geçmek, çiğnemek, (b) insafsızca/kötü muamele etmek.
tramp ile ayni anlama gelir. tarifesiz işleyen yük vapuru.
bulduğu yükü istenen limana götüren seyyar gemilerle yapılan ticaret
peronda gidip gelmek Fiil