1. İsim musibet
  2. üzmek, eziyet/sıkıntı vermek.
  3. zahmet etmek/vermek, rahatsız etmek.
    trouble someone for: rica etmek, istemek.
    May I trouble
    you for the salt? (Zahmet olmazsa) tuzu verebilir misiniz?
    Sorry to trouble you: Size zahmet verdiğim için özür dilerim.
  4. ağrı/ıstırap vermek.
    be troubled with flu: nezleden mustarip olmak.
  5. canını sıkmak, sinirlendirmek, başını ağrıtmak.
    Don't trouble me with all these details! Bu teferruatla başımı ağrıtma!
  6. rahatsız/tedirgin etmek.
    The Prime Minister can't be troubled with all the petty problems: Başbakan
    ufak tefek meselelerle rahatsız edilemez/meşgul olamaz.
  7. karıştırmak, altüst etmek, (suyu vb.) bulandırmak.
    fish in troubled waters: bulanık suda balık avlamak.
  8. üzülmek, telâşlanmak, endişe etmek.
    be troubled = feel troubled: üzülmek, merak/endişe etmek.
  9. zahmete/sıkıntıya katlanmak, zahmet etmek.
    Don't trouble (yourself)! Zahmet etmeyin, zahmete girmeyin, size zahmet olmasın!
  10. üzüntü, sıkıntı, tasa.
  11. dert, bela, musibet, gaile, baş belası.
    ask/look for trouble: bela aramak, belayı satın almak.

    be in trouble: başı dertte olmak, başına iş açılmak.
    bring trouble upon oneself: başına iş/gaile açmak, belayı satın almak.
    get oneself into trouble: belaya sürüklenmek/ çatmak, başı belaya girmek.
    get someone into trouble: birinin başına iş açmak/başını derde sokmak.
  12. karışıklık, isyan, kargaşa, fitne.
    make trouble: karışıklık çıkarmak.
  13. hastalık, rahatsızlık.
    have heart trouble: kalbinden rahatsız olmak.
  14. ıstırap, keder, sıkıntı.
    money troubles: para sıkıntısı.
    to get out of trouble: sıkıntıdan
    kurtulmak, selamete çıkmak.
  15. zahmet, meşakkat, eziyet.
    it's no trouble at all to … : … işten bile değil, hiç de zahmet olmaz.

    Nothing is too much trouble for him: Hiçbir şeyden kaçınmaz.
    put someone to trouble: birini zahmete/eziyete sokmak, birine zahmet vermek.
    take trouble over sth: (a) bir şeyi dikkatle/özenle yapmak, (b) zahmete katlanmak, zahmet etmek.
  16. bozukluk, arıza, zorluk.
    trouble spot: sık sık arızalanan kısım, arıza/dert/sıkıntı kaynağı.
    the
    trouble is that: işin kötüsü, zorluk şurada ki.
ailesine bela olmak Fiil
içinıkemirmek Fiil
zahmetine değmek Fiil
püsküllü bela
zahmetinizin karşılığı olarak
bela aramak Fiil
bela aramak Fiil
kaşınmak Fiil
başı büyük belada olmak
başı büyük dertte olmak Fiil
başı sıkışmak Fiil
bela aramaya çıkmak Fiil
eziyet çekmek Fiil
bir beladan kurtulmuş olmak Fiil
önceden tasasını çekmek, boşuna/beyhude üzülmek/endişe etmek, karamsar/bedbin olmak, karamsamak.
It
was her nature to borrow trouble.
birinin başını belaya sokmak Fiil
kalp hastalığı
birinin başına dert açmak Fiil
birine sorun yaratmak Fiil
sorun çıkarmak Fiil
fesat çıkarmak Fiil
tahsilat güçlükleri İsim
başa bir sürü bela açmak Fiil
para güçlüğü
ev içi anlaşmazlık
makine arızası
makine bilgisi makine bozukluğu
kendini bekleyen güçlükleri önceden sezmek Fiil
vites kutusu arızası
bir kızın başını belaya sokmak Fiil
bir güçlüğün köküne inmek Fiil
başı derde girmek Fiil
başı belâya girmek Fiil
başı belaya girmek Fiil
evlenmeden gebe kalmak Fiil
birinin başını belaya sokmak Fiil
sıkıntıya girmek, başını derde sokmak.
birini büyük zahmete sokmak Fiil
birine sorun çıkarmak Fiil
birinin başına dert açmak Fiil
birinin sorun yaşamasına neden olmak Fiil
eziyet çekmek Fiil
aile ile ilgili bir sürü derdi olmak Fiil
çok sıkıntılı zamanlar geçirmiş olmak Fiil
çok sıkıntı çekmiş olmak Fiil
güçlüklerle hiç karşılaşmamış olmak Fiil
zahmet çekmek Fiil
kalp rahatsızlığı
amcasının kimliğine bürünmesi başına dert açtı
ciddi sorun içinde
(a) (evlenmeden) gebe kalmış, (b) başı dertte/belada.
başını derde sokmak Fiil
işçi-işveren sorunları İsim
birinin başını belaya sokmak Fiil
birine sorun yaratmak Fiil
birine sorun çıkarmak Fiil
bela aramak Fiil
aranmak Fiil
bela çıkarmak Fiil
zorluk çıkarmak Fiil
birine zahmeti karşılığında ödemede bulunmak Fiil
birine çok zahmet vermek Fiil
zahmete sokmak Fiil
birine zahmet vermek Fiil
birine çok zahmet vermek Fiil
birinin zahmetinin karşılığını vermek Fiil
birinin zahmetlerinin karşılığını vermek Fiil
sorunun esası
başı belaya girmek Fiil
zahmetten kurtulmak Fiil
bela sezmek Fiil
birini zahmete sokmamak Fiil
özel zahmet
karışıklık çıkarmak Fiil
bela çıkartmak Fiil
fesatçılık
çoğalan zorluklarla başa çıkmak Fiil
trafik kuyruğu
büyük zahmete girmek Fiil
özel titizlik göstermek Fiil
özel itina göstermek Fiil
bu onun başına belaya sokmak acak
kara gün
lastik sönmesi
lastik arızası
lastik patlaması
patlak lastik
beladan kaçınmak için
(motor) arızalanan yer
kriz bölgesi
karışıklık bölgesi
arıza bulucu
fesatçı
(telefon , US) arıza arayan teknisyen
birini tedirgin etmek Fiil
arıza arayan teknisyen
arıza arama
birini işindeyken tedirgin etmek Fiil
birini mektupla rahatsız etmek Fiil
birine bir konuda rahatsızlık vermek Fiil
birini birşeyle sıkmak Fiil
birini birşeyle rahatsız etmek Fiil
birinin başını ağrıtmak Fiil
birine birşeyle sıkıntı vermek Fiil
sık sık arızalanan kısım
sıkıntı veren yer
suları bulandırmak Fiil
arıza arabası İsim
en büyük sorunu ücretler konusunda çıkarmak Fiil
başı kanunla dertte olmak Fiil
arkasından bela getirmek Fiil
huzurunu kaçırmak Fiil
meşakkate katlanmak Fiil
başını büyük belaya sokmak Fiil
sonsuz belada olmak Fiil
susatmak Fiil
vakitsiz endişeye/üzüntüye kapılmak, boşuna üzülmek.
birşeye tenezzül etmemek Fiil
zahmet edip de birşeyi yapmamak Fiil
birşeye zahmet etmemek Fiil
birine bir şey için zahmet vermemek Fiil
ne var? ne oldu? derdin ne? mesele nedir?