ödül.

Turkish-English Phrases

ödül
premium
ödül
bounty Noun
ödül
plume
ödül
pot
ödül
award
ödül
prize
ödül
remuneration Noun
ödül
gratification Noun
ödül
recompense
ödül
trophy
ödül
quittance
ödül
testimonial
ödül
bonus
ödül
hay
ödül
meed
ödül
reward Noun, Education-Training
ödül
reward Noun
(okullarda) ödül günü
prize day
akademik ödül sahibi
prize fellow
akademik ödül sahibi
(Br) prize fellow
askerlere hizmetleri karşılığı ödül olarak verilen topraklar
bounty lands Noun
baş ödül
capital prize
bir ödül almak
to capture a prize Verb
bir ödül almak
to land a prize Verb
bir ödül hak etmek
to merit a reward Verb
bir ödül için yarışa katılmak
to compete for a prize Verb
bir ödül için yarışmak
to contest for a prize Verb
bir ödül teklif etmek
to offer a reward Verb
bir ödül vaat (ilan) etmek
to advertise a reward Verb
bir şey için ödül koymak
to put a prize on Verb
birine bir ödül vermek
to adjudge a prize to sb Verb
birine ödül vermek
to confer a reward on sb Verb
birinin başına ödül (fiyat) koymak
to set a prize (price) on sb's head Verb
birinin başına ödül koymak
to put a fas on sb's head Verb
birinin başına ödül koymak
to set a rrp on sb's head Verb
birinin tutuklanması için ödül vaat etmek
to offer a reward for sb's capture Verb
bol ödül
rich reward
bulanın aldığı ödül
finder's reward
büyük ödül
grand prize Noun
büyük ödül
signal reward
en yüksek ödül
highest possible award
hak edilmiş bir ödül
meed
ilan suretiyle ödül vaadi
public reward
iyi davranış için ödül verilmek
to be awarded a prize for good conduct Verb
iyi davranış için ödül vermek
to be awarded a prize for good conduct Verb
kredi kartı harcamalarından kazanılan ödül, puan vs.
cashback Noun, Banking
matematik dalında ödül almak
to take honors in mathematics Verb
muhbire verilen ödül
moiety Noun
ödül alan
prizeman
ödül almak
to carry off Verb
ödül dağıtımı
prize distribution
ödül dağıtımı
distribution of prizes
ödül dağıtma
giving away the prizes
ödül dağıtma
prize giving
ödül dağıtmak
to mete rewards Verb
ödül fonu
prize fund
ödül için anlaşmak
to stipulate for a reward Verb
ödül için yarışma
contending for a prize
ödül için yarışmak
to enter for an award Verb
ödül kazanan
prizetaker
ödül kazanmak
to gain a prize Verb
ödül kazanmak
to win a prize Verb
ödül koymak
to put a premium on sth Verb
ödül kurulu
committee of award
ödül listesi
list of prizes
ödül listesi
list of awards
ödül mücadelesi
prize fight
ödül olarak alınan para
prize money
ödül olarak almak
to make prize of Verb
ödül olarak almak
to take as reward Verb
ödül sahibi
prizeholder
ödül töreni
award ceremony Noun
ödül töreni
prize-giving ceremony Noun
ödül vaadi
promise of reward
ödül vaat etmek
to hold out rewards Verb
ödül vadetmek
to offer an award Verb
ödül verme
award of a prize
ödül vermek
to award a prize Verb
ödül vermek
to make an award Verb
ödül vermek
to offer a prize Verb
ödül vermek
to award Verb
ödül veya ceza kabilinden
retributive
ödül ya da ceza vermek
to requite Verb
ödül yarışı
prize competition
resmi ödül
commendation
resmi ödül dağıtımı
formal prize distribution
sonuçtaki ödül ya da ceza
payoff
yalnızca ödül kazanmak amacıyla yarışan yarışmacı
pot hunter
yarışmada ödül
stake
yarışmada sonuncuya verilen ödül
wooden spoon
yeterli ödül
adequate reward
Turkish-English phrases from Zargan's own database

ödül
Yarışmalarda kazananlara ... şey, mükâfat