alıcı

Turkish-English Translation

  1. Noun, Advertising customer
  2. Noun, Advertising receiver
  3. Noun, Advertising buyer
  4. client
  5. purchaser
  6. Information Technology sink
  7. recipient
  8. shopper
  9. taker
  10. Information Technology addressee
  11. getter
  12. film camera
  13. consignee
  14. motion picture camera
  15. perquisitor
  16. emptor
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

can alıcı
vital Adjective
can alıcı
critical Adjective
karar alıcı
decision-maker Noun
ön alıcı
preemptive Adjective
aracı alıcı
intermediate buyer
arazi satın alıcı
purchaser of land
az sayıda alıcı
oligopsony Noun, Competition Law
baş alıcı
chief purchaser
bir alıcı
third- party transaction
can alıcı
crucial
ciddi alıcı
serious purchaser
ciddi satın alıcı
earnest buyer
dolandırılan satın alıcı
defrauded purchaser
fiilen nakde sahip alıcı
able buyer
gelecekteki satın alıcı
prospective purchaser
gerçek olmayan alıcı
fictitious payee
gönüllü alıcı
willing buyer
göz alıcı
brilliant
göz alıcı
dazzling
göz alıcı
glaring
göz alıcı
gorgeous Adjective
göz alıcı
glamorous Adjective
göz alıcı
attractive
göz alıcı
grandiose
göz alıcı
splashy
heterodin alıcı
beat receiver
ilk alıcı
original purchaser
ilk alıcı
first purchaser
intikam alıcı
revengeful
ısı alıcı
heat sink Information Technology
iyi niyetli alıcı
bona fide purchaser
iyi niyetli alıcı
purchaser in good faith
iyi niyetli alıcı
innocent purchaser
iyi niyetli alıcı
bona fide emptor
kâr alıcı
profit-taker
kâr alıcı
profit-taxer
kimliği açıklanmayan alıcı
undisclosed buyer
kötü niyetli alıcı
purchaser in bad faith Noun, Law
kötü niyetli alıcı
bad faith taker Noun, Law
kötü niyetli alıcı
male fide purchaser
manyetik ses alıcı
magnetic pick up
marjinal alıcı
marginal buyer
marjinal alıcı
marginal purchaser
nem alıcı
dehumidifier
nihai satın alıcı
ultimate buyer
niyeti olmayan alıcı
marginal buyer
normal satın alıcı
full- price purchaser
öç alıcı
vindictive
opsiyon lu satın alıcı
option buyer
opsiyon satın alıcı
option buyer
ortak alıcı
joint purchaser
potansiyel satın alıcı
prospective buyer
şartlı alıcı
conditional purchaser
satın alıcı
commercial buyer
satın alıcı
vendee
satın alıcı
purchaser
satın alıcı
demander
satın alıcı
purchasing agent
satın alıcı
salegoer
satın alıcı
buyer
satın alıcı
chafferer
siyasi karar alıcı
political decision-maker Noun, Politics-Intl. Relations
sonuç alıcı
fruitful Adjective
tam fiyatı karşılığında alan alıcı
bona fide purchaser
tek alıcı
monopsony Noun, Competition Law
tek satın alıcı
sole buyer
toptan alıcı
wholesale buyer
toptan alıcı
heavy buyer
toptan satın alıcı
bulk buyer
toptan satın alıcı
wholesale buyer
toptan satın alıcı
quantity buyer
uzaktan ölçü alıcı
telemeterograph
uzman satın alıcı
specialist buyer
vadeli alıcı
future buyer
vadeli alıcı
forward buyer
veri alıcı
data receiver Information Technology
yabancı satın alıcı
oversea buyer
yabancı satın alıcı
overseas buyer
yetkili alıcı
authorized recipient
yüksek kaliteli monitör alıcı
monitor tube
alıcı adayı
would-be buyer
alıcı bulma
selling
alıcı bulmak
to find purchaser Verb
alıcı cihaz
receiver
alıcı cihaz
receiving set
alıcı çıkarı
buying interest
alıcı çıkıncaya kadar fiyatın indirildiği mezat
dutch auction
alıcı dikkatli olsun (satılan mal geri alınmaz
caveat emptor
alıcı direnmesi
buyer's resistance
alıcı film kamerası
pick up camera
alıcı gözü ile
as a genuine buyer
alıcı gözüyle bakmak
to look carefully and with interest Verb
alıcı gücü
buyer power Noun, Competition Law
alıcı ile satıcı arasında yapılan bir ticari düzenleme
instalment trading
alıcı inhisarı
buyer's monopoly
alıcı istasyon
receiving station
alıcı karteli
purchasing cartel
alıcı kredisi
buyer's credit
alıcı listesi
buyer's list
alıcı memleket
buying country
alıcı menfaati
buying interest
alıcı mikrofon
pick up transmitter
alıcı monopolü
buyer's monopoly
alıcı müşteri
seriously disposed buyer
alıcı olmak
to buy Verb
alıcı opsiyonu
buyer's option
alıcı ortam
receiving environment
alıcı ortam
receiving body Noun
alıcı piyasası
buyer's market
alıcı piyasası
buyers'market
alıcı riski
buyer's risk
alıcı taraf
receiving party
alıcı tarafından kabul edilmeyen malların iade masrafları
back charges Noun
alıcı tarafından ödenen telgraf
telegram sent collect
alıcı tarafından ödenen telgraf
(US) telegram sent collect
alıcı tekeli
buyer's monopoly
alıcı topluluğu
buying group
alıcı ülke
recipient country
alıcı ülke
receiving nation
alıcı ve satıcı
buyer and seller
alıcı ve satıcı arasında serbestçe kararlaştırılan fiyat
free price
alıcı ve satıcıların normal ihtiyaçlarından değil
overspeculation
alıcı ve satıcıların piyasa bilgilerinin tam olduğu
perfect competition
alıcı ve verici radyo cihazı
two way radio
alıcı verici
transceiver Information Technology
alıcı veya satıcının opsiyonu iki misline çıkarma işlemi
option to double
alıcı yoğunlaşması
buyer concentration Noun, Competition Law
alıcı yönetmeni
operator
alıcı yönetmeni
cameraman
alıcı yükümlülükleri
buyer's obligations Noun
(fuar) satın alıcı serbest giriş kartı
buyer's pass
(IMF) alıcı ülke
receiver country
bir konuşmanın en önemli ya da can alıcı cümlesi
punch line
bir şeyin can alıcı noktası ile ilgili
climactic
birşeye alıcı gözle bakmak
to see over something Verb
birşeyi alıcı gözle incelemek
to see over something Verb
can alıcı nokta
the crucial point
can alıcı nokta
crucial point
can alıcı nokta
peak
eve alıcı gözüyle bakmak
to look over a house Verb
gemi telsizlerini alan alıcı radyo
marine band receiver
gönül alıcı sözler
kind words Noun
göz alıcı farlar
glaring headlights Noun
göz alıcı ışık
glare
göz alıcı mallar
fancy goods Noun
gümrük resmi alıcı tarafından ödenecektir
duty for consignee's account
heterodin radyo alıcı cihazı
heterodyne receiver
marjinal alıcı (belirli bir değere kadar işlem yapan müşteri
marginal buyer
masrafları satıcıya ait alıcı deposuna teslim satış
free go-down
öç alıcı adalet
retributive justice
piyasa alıcı grubu
market groupings
piyasada çok az sayıda alıcı olması sonucu
polyopsony
posta ücreti alıcı tarafından ödenecektir
postage will be paid by licensee
risklerin alıcı tarafından yüklenilmesi
risks assured by the buyer
satın alıcı tepkisi
buyer's reaction
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir şeyi ... kimse, müşteri
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.