avukat

Turkish-English Translation

  1. Noun, Law attorney-at-law
  2. solicitor
  3. lawyer
  4. defender
  5. advocate
  6. barrister
  7. attorney
  8. counsel
  9. champion
  10. articled clerk
  11. public attorney
  12. barrister- at-law
  13. pleader
  14. counsel l or
  15. counsel l or at law
  16. law agent
  17. solicitor at law
  18. (Br) solicitor
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

savunma avukatı
defense counsel Noun, Law
(İskoçya) avukat
writer to be signed
anonim şirket hukukunda uzmanlaşmış avukat
corporation lawyer
ara sıra yargıçlık görevi yapan avukat
recorder
askeri avukat
judge advocate
atanması yargı başkanlığınca yapılmamış avukat
junior
baş avukat
leading counsel
belli bir dava için özel olarak tutulan avukat
attorney ad hoc
belli davalar ya da belli bir dava için atanan avukat
attorney special
bir davayı üstüne almış bulunan avukat
standing lawyer
daimi vekâletnamesi olan avukat
general counsel
danışman avukat
chamber counsel
danışman avukat
special pleader
danışman avukat
consulting barrister
danışman avukat
legal adviser
davacı avukat
attorney for the plaintiff
davacı avukat
barrister- at-law
davalı avukat
defense counsel
davalı avukat
counsel for the plaintiff
deneyimli avukat
fully fledged barrister
deneyimli avukat
full-fledged lawyer
deneyimli avukat
full- fledged barrister
deneyimli avukat
experienced solicitor
deneyimli avukat
full- blown lawyer
devletlerarası hukukta uzmanlaşmış avukat
international lawyer
dolambaçlı işler çeviren avukat
quirky lawyer
duruşmaya çıkmayan avukat
chamber barrister
emlak devir ve temlik işleriyle uğraşan avukat
conveyancing lawyer
gayri menkul davalarında uzmanlaşmış avukat
real estate lawyer
gayrimenkul davalarında uzmanlaşmış avukat
(US) real-estate lawyer
genç avukat
utter bar
hukuk davasına bakan avukat
common lawyer
İngiltere'de mahkeme dışında davaya bakan avukat
outer barrister
insafsız avukat
sharp lawyer
itibarlı avukat
sound lawyer
iyi şöhreti olmayan avukat
hack attorney
iyi şöhreti olmayan avukat
hedge lawyer
kadın avukat
barristress
kadın avukat
lady barrister
kadın avukat
(Br) lady barrister
kadın avukat
woman barrister
keskin zekâlı avukat
keen lawyer
kıdemli avukat
bencher
kötü avukat
pettifogger
krallığı temsil eden avukat
crown lawyer
kurnaz avukat
slick lawyer
kurt avukat
legal eagle
mahkeme dışında savunma (suçlama) söylevi veren avukat
utter barrister
mahkemece tayin olunan avukat
barrister appointed by the court
mesleğinde yükselen avukat
rising lawyer
mesleğini icra eden avukat
practicing practising lawyer
müdahil avukat
joint attorney
müdahil avukat
attorney of an intervening party
müşavir avukat
counsel in chambers
müstakbel avukat
intending lawyer
nüfuzlu avukat
leading counsel
önemli avukat
eminent counsel
ortak avukat
joint attorney
özellikle avukat
shyster
resmi olarak atanan avukat
assigned counsel
serbest avukat
self-employed lawyer Noun, Law
stajyer avukat
junior barrister
stajyer avukat
apprentice to law
stajyer avukat
articled clerk
temlik ve ferağ ile uğraşan avukat
conveyancer
tıp davalarında uzmanlaşmış avukat
nomiatrist
tutulmuş avukat
paid attorney
vergi davalarına bakan avukat
tax lawyer
vergi davalarına bakan avukat
(US) tax lawyer
yardımcı avukat
associate counsel
avukat (Av.)
attorney (Atty.) Noun, Law
avukat ...
barristerial
avukat aracılığıyla savunma
defence defense by counsel
avukat bürosu
lawyer's office Noun
avukat bürosu
writing chamber Noun
avukat bürosu
barrister's chambers Noun
avukat cübbesi
judicial robe Noun
avukat cübbesi
barrister's robe
avukat cübbesi
long robe
avukat cübbesi
barrister's gown
avukat cübbesi
court dress Noun
avukat cübbesi
judicial gown Noun
avukat değişmesi
change of solicitor
avukat görüşü
lawyer's opinion
avukat hilesi
pettifoggery
avukat huzurunda hazırlanmış evrak
document drawn up before a lawyer
avukat kâtibi
solicitor's clerk
avukat masrafları
legal fees Noun
avukat muavini
devil
avukat olarak baroya yazılmak
to call to the bar Verb
avukat olarak başarısız olmak
to be a failure as a lawyer Verb
avukat olarak kabul edilmek
to be admitted as solicitor Verb
avukat olarak kendine bir yer sağlamak
to set oneself up as a lawyer Verb
avukat olarak ün kazanmak
to establish one's reputation as a lawyer Verb
avukat olarak yerleşmek
to settle down in the practice of law Verb
avukat olarak yetiştirilmek
to be brought up for the bar Verb
avukat olma
admission to the bar
avukat olmak
to go to the bar Verb
avukat olmak
to be admitted to the bar Verb
avukat olmak
to go to the law Verb
avukat olmak
to qualify as a solicitor Verb
avukat ruhsatı
attorney's certificate
avukat savunması
argument of counsel
avukat tarafından müvekkili namına bankada açtırılan hesap
client account
avukat tarafından savunulmak
to be defended by counsel Verb
avukat tayin etmek
to brief counsel Verb
avukat tayin etmek
to application a solicitor Verb
avukat tayinini mahkemeden isteme hakkı
(US) benefit of counsel
avukat tutarken yapılan anlaşma
retainer
avukat tutma
employment of a solicitor
avukat tutmak
to retain a counsel Verb
avukat tutmak
to brief a barrister Verb
avukat tutmak
to hire an attorney Verb
avukat tutmak
to engage counsel Verb
avukat vasıtasıyla mahkeme huzuruna çıkma
appearance by attorney
avukat vasıtasıyla mahkeme huzuruna çıkmak
to appear by counsel Verb
avukat ve müvekkil arasındaki mahremiyet
attorney-client privilege Noun, Law
avukat vekâlet ücreti
solicitor's costs
avukat vekâletnamesi
warrant to sue and defend
avukat veya mimar gibi serbest meslek sahibi kişileri
public liability insurance Noun
avukat veya profesör cüppesi
gown
avukat yardımcısı
solicitor's clerk
avukat yardımcısı
junior counsel
avukat yardımcısı
junior lawyer
avukat yardımı
legal assistance Noun, Law
avukatlık yapan avukat
practising lawyer
baroda on yıldır avukat olarak çalışmak
to be ten years'call Verb
bir avukat tarafından temsil olunmak
to be represented by a counsel Verb
bir avukat tarafından temsil olunmak
to be represented by counsel Verb
bir avukat tutmak
to employ a solicitor Verb
bir avukat tutmak
to retain a solicitor Verb
bir avukat tutmak
to engage a lawyer Verb
bir avukat tutmak
to engage the services of a lawyer Verb
bir hukuk mezununun avukat yanında yaptığı staj
clerkship
celse günlerinin kaydedildiği avukat ajandası
terms book Noun
celse günlerinin kaydedildiği avukat ajansı
terms schedule
davalının avukat tayin etmeden huzura çıkması
appear in personally
davalının avukat tayin etmeden huzura çıkması
appear in person
davalıya avukat atamak
to designate a counsel for the defence Verb
davasına bakmak için bir avukat tutmak
to get a lawyer to plead one's cause case Verb
dolaysız hizmetler (doktor , avukat , banker , memur vb
direct services
hukuk öğrenmek için avukat yanında staj yapmak
to serve articles Verb
kendini avukat diye tanıtmak
to purport to be lawyer Verb
mahkemenin bulunduğu yerde avukatlık eden avukat
local attorney
oğlunu avukat yapmak istemek
to intend to make one's son a barrister Verb
oğlunu avukat yetiştirmek
to educate one's son for the bar Verb
ücretini peşin ödeyerek bir avukat tutmak
to put a lawyer on a retainer Verb
US avukat tutmak
to retain a barrister (counsel) Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Mesleği hukūkî işlerde ücret karşılığı yol ... savunma hakkı tanınmış kimse
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.