bilerek

bilerek birinin başına bela açmak

to take for a ride Verb

bilerek ve isteyerek

knowingly and wilfully Adverb

bilerek ve isteyerek

knowingly and willingly Adverb

bilerek ve isteyerek

knowingly and willfully Adverb

bilerek veya bilmeyerek

by accident or design Adverb

bilerek yanlış bilgi

take for a ride

bilerek yapılan israf

voluntary waste

bilerek zarar veren

mischievous Adjective

bilerek zarar vermek

to vandalize Verb

(aldatma niyetiyle) bilerek planlanmış olay

put up job

bir şeyin aslını esasını bilerek konuşmak

to speak with inside knowledge Verb

bir tartışmayı kızıştırmak için bilerek aleyhte konuşan kişi

devil's advocate

birşeyi bilerek ağzından kaçırmak

to let drop something Verb

birşeyi bilerek ağzından kaçırmak

to let fall something Verb

çalınmış eşyayı bilerek satın alan kişi

receiver of stolen property

durumu bilerek konuşmak

to speak with full knowledge of the facts Verb

eski modanın bilerek canlandırılması

retro

rakip ürünlerin fiyatlarından bilerek yüksek tutulmuş fiyat

premium

silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme

knowingly and willingly assisting an armed terrorist organization without being its member Noun, Law

sözcüklerin kullanılmasında bilerek çift anlamlılık yaratmak

to parisology Verb

unutulmuş ve hoş olmayan bir olayı bilerek hatırlatmak

to drag up Verb

yazarken bazı harfleri bilerek atlama

lipogram