bir konu

Turkish-English Translation

  1. tableau d'ensemble
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

çok önemli bir konu
a matter of priority Noun
çok tartışılan bir konu
a much debated question
ikincil derecede bir konu
side issue
ilk kez yargı önüne gelen bir konu
case of first impression Noun, Law
yargıdan geçmiş bir konu
res judicata
bir konu açmak
to broach a subject Verb
bir konu hakında rapor yazmak
to report upon a matter Verb
bir konu hakkında bir tutum benimsemek
to take a position on a question Verb
bir konu hakkında ders takriri vermek
to give a reading Verb
bir konu hakkında ders takriri vermek
to read a lecture Verb
bir konu hakkında karar almamak
to leave a question undecided Verb
bir konu hakkında karar vermek
to decide the point Verb
bir konu hakkında karar vermemek
to leave a matter open Verb
bir konu hakkında konuşmak
to discuss a matter Verb
bir konu hakkında milletvekiline başvurmak
to take something with one's MP Verb
bir konu hakkında rapor yazmak
to report upon a matter Verb
bir konu hakkında soruşturma açmak
to launch an inquiry on a question Verb
bir konu hakkında yoğun inceleme yapmak
to make an intensive study of a subject Verb
bir konu ortaya atmak
to raise a subject Verb
bir konu ortaya atmak
to throw out a question Verb
bir konu ortaya atmak
to broach a subject Verb
bir konu üzerinde açılarak konuşmak
to speak at large on a subject Verb
bir konu üzerinde çalışmak
to deal with a subject Verb
bir konu üzerinde çok bilgisi olmak
to be up on a subject Verb
bir konu üzerinde değerine göre karar vermek
to discuss something on its merit Verb
bir konu üzerinde değerine göre karar vermek
to decide something on its merit Verb
bir konu üzerinde durmak
to dwell upon a subject Verb
bir konu üzerinde durmamak
to dismiss a subject Verb
bir konu üzerinde enine boyuna konuşmak
to speak at some length about (on) a subject Verb
bir konu üzerinde epey bir süre konuşmak
to speak at some length on a subject Verb
bir konu üzerinde gereğinden fazla durmak
to labour Verb
bir konu üzerinde hararetli konuşmak
to descant upon a subject Verb
bir konu üzerinde müzakere halinde bulunmak
to be in debate Verb
bir konu üzerinde nutuk çekmek
to deliver a dissertation upon a subject Verb
bir konu üzerinde tartışmak
to join issue Verb
bir konu üzerinde uzun boylu durmak
to hold forth at length on sth Verb
bir konu üzerinde uzun uzun düşünmek
to dwell at greater length on a subject Verb
bir konu üzerinde yapılan tartışmada hiddete kapılmak
to grow warm over an argument Verb
bir konu üzerinde yarı resmi bir ağızla konuşma
discourse on sth
bir konu vb hakkında söz etmemek için gizli anlaşma
conspiracy of silence
açıkça anlaşılmayan bir konu ya da durum
grey area
başlıca bir konu üzerinde yoğunlaşmak
to major on Verb
belirli bir konu ifade eden müzik
program (me) music
belirli bir konu üzerinde konuşma
lecture
belirli bir konu ya da dalda uzmanlık bilgisi
expertise
belli bir konu üzerinde yoğunlaşmak
to major in a subject Verb
belli bir konu üzerindeki müzakerelerin özeti
kangaroo closure
bir kenara çekip gizli bir konu konuşmak
pull aside Verb
birine bir konu hakkında bilgi vermek
to enlighten someone on a subject Verb
birisine bir konu hakkında bilgi vermek
to get someone in on sth Verb
gündeme bir konu koydurmak
to have a question placed on the agenda Verb
hoş olmayan bir konu olmak
to be a bad penny Verb
konuşmada bir konu ortaya atmak
to introduce a subject into a conversation Verb
önemsiz bir konu üzerinde gereğinden fazla durmak
to ride on a side issue Verb
ortaya bir konu atmak
to raise an issue Verb
ortaya bir konu atmak
to raise a subject Verb
özel bir konu için kurulan kurul
ad-hoc committee
özel bir konu üzerinde olmayan basın konferansı
off-the-record press conference
sınav için bir konu hazırlamak
to get up a subject for an examination Verb
tek bir konu üzerinde durmak
to specialize Verb
bir dava konu sunda karar vermek
to rule on a matter Verb
bir kimsenin merakla takip ettiği konu veya iş
hobby horse
bir önermede konu ile yüklemden her biri
term
bir plan, proje, konu, vb'nin zor yanı ve ayrıntıları
nitty gritty Noun
bir seçim kampanyasında seçmenleri en çok ilgilendiren konu
paramount issue
konu dışı bir fikri ortaya atma
injection
konu dışı bir yükümlülüğün ihlalinden kaynaklanan temerrüt
cross-default Noun, Law
konu ile ilgili olmayan bir şeyi laf arasına sokmak
to drag a subject in Verb
tehlikeli bir durum ya da konu
mine field
Turkish-English phrases from Zargan's own database