critical

English-Turkish Translation

  1. Adjective can alıcı
  2. Adjective tenkitçi, tenkit eden, daima kusur bulan.
    Don't be so critical of everyone else.
  3. Adjective çözümsel, tahlilî, dikkatli düşünce ve muhakemeye dayanan.
    a critical thinker. a critical analysis.
  4. Adjective (a) dönüşül, dönüm noktasına ait, önemli, ciddî, ağır, korkulu.
    a critical stage of fever. a critical
    wound. (b) canalıcı, nazik, hayatî.
    of critical importance: hayatî önemi haiz.
  5. Adjective tehlikeli, vahim.
    a critical ilness. a critical moment. His condition is reported as being critical.
  6. Adjective eleştirimsel, tenkidî, eleştiri mahiyetinde, eleştirmeye/tenkide ait, tenkide meyyal.
    critical writing
    on art. critical essays. critical opinions on this latest play.
  7. Adjective, Physics dönüşül: bir maddenin bir halden başka hale geçmesine, özelliklerini değiştirmesine yol açan.
    critical
    temperature is the temperature above which a gas cannot become liquid even if the pressure changes.
    critical damping: dönüşül sönüm.
    critical potential: dönüşül erkil.
    critical state of reactor system: tepkileşimlik dizgesinin dönüşül hali.
    critical temperature: dönüşül sıcaklık.
  8. Adjective, Mathematics dönüşül: bir işlevin türevini sıfır yapan.
    critical point: dönüşül nokta, türevin sıfır olduğu
    nokta ya da türevin var olmadığı nokta; tanım bölgesinin sınırı.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

critical altitude
kritik yükseklik
critical angle
(optik) dönüşül açı: iç tam yansımanın tümüyle gerçekleştiği en küçük geliş açısı. Noun
critical angle

critical angle of attack ile ayni anlama gelir. dönüşül saldırış açısı. Noun
critical angle of attack
critical angle ile ayni anlama gelir. dönüşül saldırış açısı.
critical appraisal
takdir
critical attitude
eleştirici tutum
critical attitude
kritik irtifa
critical audience
eleştirici dinleyici kitlesi
critical care
çok ağır hastaların bakımıyla ilgilenen tıp dalı
critical circumstances
kritik durum
critical date
kritik tarih
critical date (foodstuff) code date
kritik tarih kullanılış tarihi
critical essay
eleştiri denemesi
critical indicators index
öncü göstergeler endeksi
critical infrastructure
kritik altyapı Noun
critical loss analysis
kritik kayıp analizi Noun, Competition Law
critical mass
dönüşül kütle: kendi kendine bir zincir tepkileşimi sürdürmeye yeterli ışımetkin özdek tutarı. Noun
critical moment
dönüm noktası Noun
critical path
kritik yol Information Technology
critical path analysis
en hızlı ve en ucuz bir biçimde tamamlanması için karmaşık bir operasyonu planlama yöntemi
critical path analysis
kritik yol analizi
Critical Path Method ( CPM )
kritik yol yöntemi Information Technology
critical path planning
dönüşül izlenceleme: bitirilmesi birbirine bağlı karmaşık sanayi faaliyetlerini en kısa zamanda ve en
kestirme yoldan sonuca ulaştıran planlama.
Noun
critical patient
hayati tehlikesi olan hasta Noun, Medicine
critical patient
ağır hasta Noun, Medicine
critical patient
kritik durumdaki hasta Noun, Medicine
critical patient
durumu kritik hasta Noun, Medicine
critical patient
Noun, Medicine
critical patient
kritik hasta Noun, Medicine
critical point
dönüşül nokta: sıvı ve uçun evreleri arasındaki sınır çizgisinin yok olduğu, sıvının ve uçunun doğabilimsel
özelliklerinin özdeşleştiği nokta.
Noun
critical remark
eleştirici bir düşünce
critical review
eleştiri dergisi
critical review
tenkit
critical situation
acil durum
critical speed
dönüşül hız: dönen bir dingilin dinamik kararlıgını kaybedip tehlikeli titreşimlere başladığı hız. Noun
critical temperature
(a) dönüşül sıcaklık: bir özdeğin sıvı olarak bulunabileceği en yüksek sıcaklık, ya da bir uçunun daha
yukarı sıcaklıkta hiçbir basınç etkisiyle sıvılaştırılamayacağı sıcaklık, (b) mıknatıssal özdeklerin mıknatıslığını yitirdiği sıcaklık.
Noun
critical temperature
kritik sıcaklık.
critical times
kritik zamanlar Noun
critical treatise
eleştiri yapıtı
be critical of people
adam beğenmemek Verb
cast a critical eye
eleştirel bir gözle bakmak Verb
make a critical allusion about sb
taşlamak Verb
making a critical allusion
taşlama
turn the conversation into a critical attack on sb
işi şahsiyete dökmek Verb
win critical acclaim
eleştirmenlerce beğenilmek Verb
write a critical review of
tenkit etmek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database