discovery

  1. Noun keşif, icat, buluş.
    He made an important scientific discovery.
  2. Noun keşfetme/edilme, bul(un)ma, icat etme/edilme, farkına varma.
    The discovery of oil on their land made the family rich.
  3. Noun keşfedilen/bulunan şey.
  4. Noun, Law mecburî açıklama, ifşaat (belge, olay vb.).
(iflas) malvarlığını açıklama
patenti bir buluş üzerine dayamak Verb
önemli bir buluşun izinde olmak Verb
bir kimsenin bildiği ya da elinde bulundurduğu belgelerde mevcut bilgi ve kanıtların ortaya konması için mahkemeye yapılan başvuru
bir keşif yolculuğuna çıkmak Verb
bir buluşa yol açmak Verb
bulmak Verb
keşfetmek Verb
petrol bulunması
petrol keşfi
duruşma öncesi belge talebi Noun, Arbitration
bir buluşundan dolayı birine saygı göstermek Verb
keşif yoluyla elde edilen mülkiyet hakkı
kıymetli keşif
keşif yolculuğu
keşif seferi
ne zaman oluştuğuna bakılmaksızın trete devresi içinde keşfedilen hasarları temin eden bir tür reasürans sözleşmesi
Columbus Day
Keşif Günü, 12 Ekim 1492'de Amerikanın Kristof Kolomb tarafından keşfedildiği gün. ABD'nin çoğunda anma günü olarak kutlanır. Noun
evrakların ortaya çıkarılması
gerçeklerin ortaya çıkarılması
(iflas masası) malvarlığının ortaya çıkarılması
çalınan malların bulunması
evrak muhtevasını açıklamak Verb
bütün suikasti ortaya çıkarmak Verb
evrakların muhtevasını açıklamak Verb