feature

English-Turkish Translation

  1. yüz organlarından herhangi biri (burun, ağız, göz, çene vb.).
    Her nose is her worst feature.
  2. özellik, hususiyet, öznitelik, vasıf, en çok göze çarpan/belirgin husus.
    Complete harmony was a feature of the convention.
  3. asıl film, baş film.
    feature film: baş film, uzun film.
    feature player: baş oyuncu.
  4. özel eğlence programı, gösteri.
  5. gazetede/dergide sürekli yayınlanan fıkra/hikâye/makale/röportaj/sütun, resim, resimli hikâye vb..
  6. özel olarak satışa arzedilen mal.
  7. (bkz: feature story ).
  8. önem vermek, önemini belirtmek, tebarüz ettirmek, önemli yer işgal etmek, önemli rol oynamak.
    Fish
    features very largely in the food of these islanders.
  9. belirmek, göze çarpmak, tebarüz etmek.
    A lack of public concern featured prominently in the car-bomb story.
  10. tanımlamak, nitelemek, anlatmak, tavsif etmek, ana hatlariyle çizmek, gözönüne sermek, yay(ınla)mak.

    The murder was featured on the front page.
  11. düşünmek, tasavvur/tahayyül etmek.
    feature that! Düşün bir kere!
  12. benzemek, andırmak.
  13. (tanıtma maksadıyla özel olarak) satışa arzetmek, piyasaya çıkarmak/sürmek.
    We're featuring bedroom furniture this week.
  14. (film vb.) özel olarak sunmak, takdim etmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

geographical features
coğrafi yapı Noun, Geography
call feature
firmaya menkul değeri vadesi gelmeden geri satın alma olanağı sağlayan rüçhanlı senet karşılığı
call feature
hediye fişi
common feature
ortak özellik Noun
differential feature
farklı çizgiler
distinctive feature
ayırıcı özellik
distinctive feature
belirgin özellik
distinctive feature
alamet-i farika Noun
double feature
iki film birden. Noun
exclusive feature
tek bir kişiyle yapılan röportaj
expansion gate feature
genişletme geçiti aksamı Information Technology
have a special character or feature
hususiyeti olmak Verb
investment- like feature
yatırım niteliğinde
investment-like feature
yatırım niteliğinde
key feature
başlıca özellik
main feature
ana özellik
make a special feature
özel bir teklifte bulunmak Verb
novel feature
yeni özellik
outstanding feature
belirgin özellik
redeemable feature
parayı geri çekme hakkı
risk feature
risk öğesi
sales feature
satış özelliği (ürünün müşterilerin lehine olan özelliği
short feature
fıkra
short feature
kısa metrajlı film
special feature
özel makale
special feature
hususiyet
special feature
özellik
star feature
baş film
striking feature
şaşırtıcı benzerlik
feature a landscape
bir görünümü nitelemek Verb
feature a new actress
yeni bir kadın oyuncuyu başrolde takdim etmek Verb
feature a piece of news
haber düzenlemek Verb
feature a piece of news
bir haberin önemini belirtecek şekilde tertip etmek Verb
feature an article
bir makaleyi başyazı olarak basmak Verb
feature article
başmakale
feature article
bir gazetede yayımlanan ana yazı
feature code
parça kodu Information Technology
feature editor
başmakale yazarı
feature film
uzun film
feature film
konulu film
feature film
baş film
feature high-priced items
pahalı kaliteli mallar üzerinde uzmanlaşmak Verb
feature in something
birşeyde bulunmak Verb
feature in something
birşeyde yer almasını sağlamak Verb
feature in something
birşeye dâhil olmak Verb
feature in something
birşeye dâhil etmek Verb
feature in something
birşeyde yer almak Verb
feature page
baş sayfa
feature picture
baş film
feature story
(gazete, dergi vb. de) en önemli/heyecanlı/ilginç yazı/haber/makale vb.
feature ile ayni anlama gelir. Noun
feature writer
başmakale yazarı
(newspaper) feature report
röportaj
double feature program (me)
iki (film) bir arada
double feature program (me)
iki film birden
essential feature of someone .'s policy
birinin politikasının temel niteliği Noun
have no feature in common
ortak benzerlikleri olmamak Verb
make a feature of sport
özel spor haberleri bülteni hazırlamak Verb
make a special feature of sth
bir şeyde uzmanlaşmak Verb
two feature program (me)
iki program (film) birden
writer of feature articles
röportajcı
English-Turkish phrases from Zargan's own database