gauge

  1. tahmin/takdir etmek, tahminde bulunmak, hakkında hüküm vermek.
    To gauge the distance with one's eye.

    To gauge the right moment: Uygun zamanı takdir etmek.
    It is difficult to gauge the character of a stranger.
  2. ölçmek, ölçüye vurmak, mesaha etmek.
    He has a special instrument to gauge the width of a metal strip.
  3. ayarlamak, ayarını düzeltmek.
  4. tartmak.
  5. (taşı/tuğlayı belirli boyutlarda) yontmak, kesmek.
  6. mikyas, ölçü birimi/standardı.
  7. ölçü aleti, gösterge, mastar, şablon, gabari, ölçek, müş'ir, mihenk, mihengir.
    fuel gauge: benzin/yakıt
    göstergesi.
    oil gauge. temperature/wind/rain gauge. wire gauge.
  8. miyar, ölçüt, kriter, tahmin ve takdire temel teşkil eden ilke veya standard ölçü.
  9. ölçü, boyut, hacim, miktar, uzunluk, kapasite vb. ölçüsü.
    It is a gauge of his experience: Bu
    onun tecrübesinin bir ölçüsüdür.
  10. (tüfek) çap, kalibre, çapı tüfeğin çapına eşit ve ağırlığı 1 libre olan kurşun küre sayısı.
    a 12 gauge shotgun.
  11. Railways ray açıklığı.
    standard gauge: normal açıklık (1.435 m.).
    broad gauge: geniş hat.
    narrow gauge: dar hat.
  12. dingil açıklığı/mesafesi: arabanın aynı dingilindeki iki tekerleğin birbirine uzaklığı.
  13. tel çapı, saç kalınlığı.
  14. (örgü işlerinde) 1.5 inç (3.81 cm.) deki ilmek sayısı.
    15 denier, 60-gauge stockings.
  15. Maritime Traffic geminin diğer gemiye veya rüzgâra göre bulunduğu yer.
    have the lee gauge of: (gemi) rüzgâr altında
    bulunmak.
    have the weather gauge of : (gemi) rüzgâr üstünde bulunmak.
  16. harcın katılaşmasını çabuklaştırmak için katılan alçı miktarı.
çaprazölçer
hava basıncı ölçme aleti
açı masdarı
delgi ölçeği: matkap belirli bir derinliğe varınca durduran düzen. Noun
geniş hat. Noun
derinlik ölçeği
yakıt seviye göstergesi
film boyu
akaryakıt sayacı
benzin ölçeği
benzin göstergesi
benzin göstergesi
benzin ölçeği
(US) benzin ölçeği
punta ölçeği: harflerin puntasını ölçmeye yarayan matbaacı cetveli. Noun
sınırlama geyci
nişankes.
metre
(demiryolu) dar hat, ray aralığı 1.435 m'den az olan demiryolu, dekovil. Noun
dar hatta işleyen tren. Noun
olan demiryolu
ray aralığı 141 cm
yağ müşiri
yağ seviye müşiri
yağ ölçeği
yağ basıncı göstergesi Transport
benzin göstergesi
benzin seviye müşiri
benzin göstergesi
basıölçer, manometre.
sütun kalıbı
ray açıklık masdarı
yağmur ölçeği. Noun
standart genişlikteki raylar
normal ray açıklığı
ray açıklığı standardizasyonu
ölçü almak Verb
hararet göstergesi Transport
su seviyesini gösteren alet
su seviyesini gösteren alet
lastik basınç ölçeği
tekerlek balans ayarı
lastik havasını ölçen çubuk
boşluk ölçümü
seviye göstergeci, su seviyesini gösteren alet.
water gage şeklinde de yazılır. Noun
kârlı iş
yel-ölçütü: rüzgâr hızını ölçen alet. Noun
düzelteç: tüfekte nişan noktasını rüzgâr hızına göre düzeltme taksimatı. Noun
tel ölçeği, tel mastarı, tel kalınlığı.
ray açıklığı masdarı
astar latası Noun
takoz masdarı
su seviye gösterici musluğu
mastarlı kalıp
maden ocağı hava kapağı
su seviye camı
ayarlı bıçak
gösterici lambası Noun
masura
ölçme noktası Noun
manometre basıncı
kamuoyunu yoklamak Verb
kamuoyunu ölçmek Verb
ray açıklığı masdarı
birinin yeteneklerini ölçmek Verb
birinin karakterini tahmin etmek Verb
mastar
alçı harcı
bir fıçının içindekilerini tahmin etmek Verb
piyasayı yoklamak Verb
yapılan ilerlemeyi ölçmek Verb
yağış miktarını ölçmek Verb
mastar farkı
vezinleri (ölçüleri) ayar edip damgalamak Verb
geniş/dar/normal hatlı demiryolu.
benzin deposu şamandrası Noun, Transport
basınç ölçüsü
baskı ölçüsü
(bir kimseyi/şeyi) değerlendirmek, değerini/yeteneklerini vb.) takdir etmek, mihenge/ölçüye vurmak, tartmak,
hesaplamak.

NOT:
özellikle teknik anlamda
gage şeklinde de yazılır.