yasal, yasalara/kanunlara uygun, kanunî, meşru.
legal remedy: yasal yollar, kanun yolları.
Such acts are not legal.
türel, tüzel, huhuk+, hukukî, adlî.
the legal profession: hukuk mesleği, hukukçuluk.
legal knowledge: hukuk bilgisi.
take legal advice: hukukî konuyu danışmak.
yasal olarak danınan, meşru, kanunî.
the legal owner: yasal sahip.
caiz, kanuna göre, kanuna dayanan.
hukuk ve hukukçulara özgü.
a legal mind: hukukçu zihniyeti/kafası/düşünüşü.
(a) yasal hak, (b) yasal yüküm, kanunî mükellefiyet.
legals: bono, banka vb. tarafından yasalara uyarak çıkarılan kıymetli evrak.
hukukî tasarruf
Noun, Law
hukuk danışmanı
Noun, Law
hukuk danışmanı
Noun, Law
yasal düzenleme, hukuki düzenleme
(sigorta) hasarın doğru tespiti
(Br) mahkeme masrafları
Noun
(boşanma davası) kocanın karısına karşı
talep edilen borçlar
Noun
bir kimsenin yakınları
Noun
bir kimsenin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kimse
kanuni ikametgah
Noun, Law
kanunen tayin ve tasrih olunan deliller
geçersizliğini beyan etme
başkasına zarar veren kanunsuz hareket
akıl hastalığı nedeniyle hukuki ehliyetsizlik
hesap uzmanlarının kanuni sorumluluğu
(banknot ihracı) karşılıksız para basma sınırı
sözle veya yayım yoluyla hakaret suçlarında tahkir kasıt ve niyetine ilişkin kanuni karine
kanuni tedbirler yasal önlemler
Noun
kanunun müsbet bir emrine uymama
kanunen elinde bulunduran kişi
aile birliğinin bozulması
hukuk mücadelesi
Noun, Law
hukuki mücadele
Noun, Law
kanun nedeniyle alacaklı veya borçlu sıfatıyla başkasının yerine kaim olma
kanuni oy verme hakkı olan