lighten

  1. Verb aydınlanmak, ışımak, ışıklanmak.
    The sky gradually lightened.
  2. Verb (göz/çehre) parla(t)mak, ışılda(t)mak, neşelendirmek.
  3. Verb (şimşek) çakmak, parlayıp sönmek.
    It thundered and lightened for hours: Saatlerce gök gürledi ve şimşekler çaktı.
  4. Verb parıldamak, parlak görünmek, ışık saçmak.
  5. Verb aydınlatmak, ışıtmak, ışıklandırmak.
    The sun lightens the sky.
  6. Verb soldurmak, (rengini) açmak.
    The summer sun lightened her hair.
  7. Verb (bkz: enlighten ).
  8. Verb
    lighten out/forth/down: çaktırmak, parlatıp söndürmek (şimşek vb.).
  9. Verb hafifle(t)mek, yükü(nü) azal(t)mak, tahfif etmek, (vergi vb.) indirmek.
    to lighten taxes.
  10. Verb sevin(dir)mek, neşelen(dir)mek.
vicdanını hafifletmek Verb
bir mahkûmiyeti hafifletmek Verb
geminin yükünü hafifletmek Verb
birinin görevini hafifletmek Verb
vergileri hafifletmek Verb
taahhütlerden kurtulmak Verb
aydınlat