-ci, … taraftarı, … tarafını tutan.
pro-American ideas. procommunist, proslavery.
Prefix
ileri(ye), öne, önde, önünde, ileri(sinde).
ör.: project, prologue, protract, procathedral, prohibit.
Prefix
(bir yerden) öteye, uzağa.
profugate: uzağa kaçmak.
Prefix
öne ve aşağıya.
prolapse: öne kayıp düşmek.
Prefix
(zaman/doğrultu itibarıyla) ileriye doğru.
proceed: ileri gitmek, ilerlemek, devam ermek.
Prefix
adına, namına.
prolocutor: başkası adına konuşan.
Prefix
yerine (geçen).
A procathedral is a building used as a cathedral until the proper one is built.
Prefix
ön+, önce, evvel (vaki olan).
prognosis: önbili.
Prefix
lehte ve aleyhte
Adverb, Law
kamu yararına, umumun menfaati için.
hayır amaçlı çalışma
Noun
şekil/formalite icabı, formaliteye uygun şekilde.
önceden belirli bir şekil ve düzene göre hazırlanmış, proforma.
pro forma invoice: proforma fatura.
avukatın yetkili olmadığı bir yargı dairesindeki davada görev alma talebi
Noun, Law
yalnız belli bir şey için
vatan için, vatan uğruna/aşkına.
orantılı olarak, belirli bir oranda.
nispet üzerine bölüştürme
belirli bir oran da tahsis
belli bir oran üzerine katılım
belli bir oran üzerine dağılım
nispet üzerinden ödenecek navlun
belli bir oran üzerine alınan prim
oransal olarak düşen hisse
orantılı olarak dağıtmak
Verb
orantılı olarak bölmek
Verb
orantılı olarak hesaplamak
Verb
kendi adına
Adjective, Law
ortaklık namına
Adjective, Law
ortaklık adına
Adjective, Law
şimdilik, şu an için, geçici olarak, muvakkaten.
geçici bir süre bir mevkii işgal etmek
Verb
masraflar için verilen teminat
eşit olarak dağıtmak
Verb
alacak borç faizleri
Noun
alacak borç faizleri
Noun
garameten
Adverb, Mathematics
quid pro quos: karşılık, bedel, taviz.
Noun
quids pro quo: başka bir şeyin yerini tutan/alan nesne, eşdeğer, muadil.
Noun
bir oran üzere indirmek
Verb