pro

  1. lehte/taraftar olan kimse.
    pros and cons: lehte ve aleyhte olanlar/öneriler/oylar.
  2. olumlu/lehte oy veren kimse.
  3. profesyonel.
    a football pro . That actor's a real pro, and always gives a good performance.
  4. fahişe, orospu.
-ci, … taraftarı, … tarafını tutan.
pro-American ideas. procommunist, proslavery. Prefix
ileri(ye), öne, önde, önünde, ileri(sinde).
ör.: project, prologue, protract, procathedral, prohibit. Prefix
(bir yerden) öteye, uzağa.
profugate: uzağa kaçmak. Prefix
öne ve aşağıya.
prolapse: öne kayıp düşmek. Prefix
(zaman/doğrultu itibarıyla) ileriye doğru.
proceed: ileri gitmek, ilerlemek, devam ermek. Prefix
adına, namına.
prolocutor: başkası adına konuşan. Prefix
yerine (geçen).
A procathedral is a building used as a cathedral until the proper one is built. Prefix
ön+, önce, evvel (vaki olan).
prognosis: önbili. Prefix
lehte ve aleyhte Adverb, Law
hayır amaçlı Adjective
ücretsiz Adjective
kamu yararına, umumun menfaati için.
hayır amaçlı çalışma Noun
ücretsiz çalışma Noun
gönüllü çalışma Noun
kabul olunmuş gibi
leh ve aleyhte.
şekil/formalite icabı, formaliteye uygun şekilde.
önceden belirli bir şekil ve düzene göre hazırlanmış, proforma.
pro forma invoice: proforma fatura.
hükümet yanlısı
avukatın yetkili olmadığı bir yargı dairesindeki davada görev alma talebi Noun, Law
yalnız belli bir şey için
kürtaja karşı olan
vatan için, vatan uğruna/aşkına.
orantılı olarak, belirli bir oranda.
orantılı olarak Adverb
orantılı Adjective
nispet üzerine bölüştürme
oran üzerine bölüştürme
belirli bir oran da tahsis
eşit hisselerle
belli bir oran üzerine katılım
eşit katkı
belli bir oran üzerine dağılım
nispet üzerinden ödenecek navlun
oran üzerine
eşit olarak ödeme
belli bir oran üzerine alınan prim
oransal olarak düşen hisse
orantılı olarak dağıtmak Verb
orantılı olarak bölmek Verb
orantılı olarak hesaplamak Verb
eşit olarak dağıtım
kendi adına Adjective, Law
ortaklık namına Adjective, Law
ortaklık adına Adjective, Law
pro tempore
şimdilik, şu an için, geçici olarak, muvakkaten.
geçici, muvakkat.
ortaklık davası Noun
geçici bir süre bir mevkii işgal etmek Verb
masraflar için verilen teminat
eşit katkı
gıyap kararı
eşit olarak dağıtmak Verb
alacak borç faizleri Noun
alacak borç faizleri Noun
belli bir oran üzerinden
garameten Adverb, Mathematics
bizim için dua edin.
vekâleten Adjective, Law
oran üzere ödeme
eşit olarak ödeme
imza yerine
vekâleten ciro
vekâleten Adjective, Law
adına Adposition
namına Adposition
temsilen Adposition

quid pro quos: karşılık, bedel, taviz. Noun

quids pro quo: başka bir şeyin yerini tutan/alan nesne, eşdeğer, muadil. Noun
bir oran üzere indirmek Verb