amaç, hedef, nişan. With this object in mind/in view: Bu amaç gözönünde tutularak … The government DEVAMINI OKU
has been the object of much criticism: hükümet büyük eleştirilere maruz kaldı (hedef oldu). object ball: (bilardoda) karambol yapmak için vurulan ilk top. GİZLE
emel, gaye, erek, murat, maksat. with the object of: gayesiyle, maksadıyla. What is the object DEVAMINI OKU
of the research? He has no object in life. Money is no object: Maksat parada değil/Paranın önemi yok/İş parada değil. GİZLE
Gramer nesne: Tümcede yüklemi bütünleyen, eylemsel yüklemin olanaklı yayılımları arasında yer alan, geçişli DEVAMINI OKU
eylemin zorunlu kıldığı tümleç. “ball” in “He hit the ball” is an object. direct object: nesne. indirect object: dolaylı tümleç. GİZLE