1. de, da, keza, dahi, kezalik, hem … hem de … , üstelik … de.
    He was thin, and he was also tall:
    Hem ince, hem de uzun boylu idi.
    He was mean, also ugly: Hem kötü huylu hem de çirkindi.
  2. benzer şekilde, … de/da.
    Not only Bob but also his wife saw her: Onu yalnız Bob değil, karısı da gördü.
hem
nam-ı diğer ...
daha başlangıçta kazanma şansı olmayan aday
nizamnamenin gene şart koştuğuna göre ...