…, ama başka da pek bir numarası yok.
Cümle
…, ama başka pek bir özelliği yok.
Cümle
... olduğunu anlıyorum, ama ...
... olduğunu kabul ediyorum, ama ...
İnanmamak mümkün değil ki!
Had I but known: Eğer bilseydim.
Never a year passes but he comes to visit me: Ziyarete gelmediği yıl yoktur.
I never pass there but I think of you: Ne zaman oradan geçsem seni düşünürüm.
Not but that I pity you: Size acımadığımdan değil.
If I could but see him: Keşki onu görebilseydim.
Söylemeye bile gerek yok ama ...