Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. (a) uç uca, kafa kafaya, baş başa, karşı karşıya, burun buruna.
    meet end on: burun buruna çarpışmak.

    The two train hit each other end on. (b) kirişleme.
    stand/set end on: kirişlemesine koymak.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

end on the gallows
asılmak Fiil
collide end on (ship)
(gemi) başbaşa çarpışmak Fiil
be on the receiving end
(a) (hediye, vb.) almak, alıcısı olmak, (iyiliğe vb.) uğramak/nail olmak; (b) hedef/kurban olmak, (bir
fenalığa) uğramak/maruz kalmak.
He has been on the receiving end of his father's temper: Babasının öfkesine hedef oldu.
end (a talk) on a pleasant note
tatlıya bağlamak Fiil
for days on end
günlerce Zarf
for hours on end
saatlerce Zarf
for months on end
aylarca Zarf
for weeks on end
haftalarca Zarf
his hair stood on end
tüyleri diken diken oldu
make one's hair stand on end
korkutmak, dehşete salmak, tüylerini diken diken yapmak.
It was enough to make your hair stand on
end.
His hair stood on end at the sight: Görür görmez düyleri diken diken oldu.
make sb's hair stand on end
tüylerini ürpertmek Fiil
on end
(a) (zaman) sürekli/devamlı olarak, üstüste, biteviye, sonsuz.
ten days straight/right on end:
üstüste on gün.
He sat there for hours on end. (b) ardarda, birbiri ardınca, pek çok.
It snowed for days on end. (c) dik (durumda) dikine.
We had to stand the table on end to get through the door.
set on end
dikmek, dikine koymak.
standing on end
kalkık
two hours on end
geçmek bilmeyen iki saat
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.