(a) (çengele/çiviye vb.) asmak, (b) (telefonu) kapatmak. I was so angry I hung up on her (while she
was talking): Öyle kızdım ki (daha o konuşurken) telefonu yüzüne kapattım. (c) gecikmek, geri kalmak, geri bırak(ıl)mak, ertele(n)mek, tehir etmek. The peace talks were hung up while the representatives spoke to their governments. (d) Avust. (atı) bağlamak.