İsim zayıf bir olasılık, (zayıf) ümit. I came on the off chance of seeing her: Onu görmek ümidiyle
geldim. He bought it on the off chance that it would come in useful: İşine yarayacağını umarak satın aldı. I did it on the off chance: Sonunu tesadüfe bırakarak yaptım.