(a) gereğince, uyarınca, mucibince, (b) dört ayak üzerinde, sürünerek. It was necessary to go on all
fours to squeeze through the opening: Delikten geçebilmek için dört ayak (eller ve dizler) üzerinde sürünmek gerekti.
(a) dört ayak üstünde, (b) elleri ve dizleri üzerinde, dörtelli (yürüyüş). be on all fours with …
: … ile eşit/aynı olmak, … ile karşılaştırılabilmek. The two cases are not on all fours: Bu iki durum (dava) birbirinin aynı değildir. go/run on all fours: dört elli (elleri ve dizleri üstünde) yürümek.