arms

  1. Noun silahlar.
  2. Noun savaşbilim, askerlik ilmi, muharebe/harp tekniği.
  3. Noun aile arması.
  4. Noun bir ülkenin/kurumun alâmeti farikası.
çocuğu kucakta (kollarında) taşımak.
hiddetle yumruk sallamak.
silahları bırakmak Verb
silahlarını bırakmak Verb
silahları bırakma Noun, Politics-Intl. Relations
kollarını açmak Verb
kucağına almak Verb
sarılmak Verb
kucaklamak Verb
silaha sarılmak Verb
silaha sarılma
silaha başvurma
silah taşıma
askerde olmak Verb
ayaklanıp silaha sarılmak Verb
silah taşımak, askerlik yapmak.
silah taşıma
silah zoruyla
askere çağırmak Verb
silah altına alma
silah altına çağırmak Verb
imli arma.
asker olmak Verb
silah taşımak Verb
silah taşıma
silah taşıma
mütareke
şehir arması
silahlı çatışma
arma: Orta Çağlarda şövalyelerin zırh üzerine taktıkları nişan. Noun
hanedan arması. Noun
Herald's College.
Armacılık Kurulu: İngilterede hanedan arma ve neseplerini tespit için 1493'te kurulmuştur. Noun
muhtelif muharip sınıflar Noun
silah arkadaşı
silah arkadaşı
silah arkadaşı
konvansiyonel silahlar Noun
kollarını kavuşturmak Verb
silahların eşitliği Noun, Law
silahla donatmak Verb
silah ihracatı
silah taşıyabilir
silaha sarılmak Verb
silah zoru
silah kardeşliği
birini kollarının arasına almak Verb
birini kucağına almak Verb
birini kucağında tutmak Verb
birini kucaklamak Verb
birşeyi kollarının arasına almak Verb
birşeyi kucağına almak Verb
birşeyi kucağında tutmak Verb
ruhsatsız silah taşıma
izinsiz silah taşıma
baştan aşağı silahlı
silahlanmış
silah lanmış
tüfek teftiş vaziyeti: tüfeği mekanizması açık olarak teftişe hazır vaziyette omuza yaslama durumu, bu duruma geçiş komutu.
savaş hukuku
teslim olmak.
(eskiden) atlı ve zırhlı asker
nükleer silahlar Noun
nükleer stratejik silahlar Noun
saldırı ve savunma silahları Noun
tüfekle esas duruş.
hazır ol! (tüfekle esas duruş için verilen komut).
silah anlaşması
silah çatkısı
(a) tüfekle selam vaziyeti (almak), (b) selam vaziyeti! (komut), (c) (silahsız birliklerde) el ile selam (vermek).
kucak açmak Verb
tüfek omuza: sağ elle tüfeğin dipçiğinden tutup namlusunu omuza dayama (hareketi ve komutu).
silahlı ayaklanmak Verb
silahlı ayaklanmak Verb
sergeant ile ayni anlama gelir. parlamento güvenlik görevlisi.
silahı omuza almak.
shoulder arms! silah omuza!
kılıç veya tabanca gibi yana takılan silahlar Noun
(Br) (askerler) silah omuza yapmak Verb
tabanca gibi ufak silahlar Noun
el silahları Noun
silah kaçakçılığı
tüfek çatmak Verb
mütareke
silahların geçici olarak bırakılması
silaha sarılmak.
silaha sarılmak.
silah ticareti
silah kaçakçılığı
ruhsatsız silah taşıma
izinsiz silah taşıma
askere alınmış
silah altında
(a) silahlanmış, savaşa hazır.
The army was up in arms to fight enemy. (b) kızmış, öfkeli, ateş DEVAMINI OKU
püsküren.
There is no need to get up in arms over such a trifle: Bukadar basit bir mesele için ateş püskürmeye gerek yok.
to be up in arms against something: bir şeyin aleyhinde protesto yapmak. GİZLE
silahlı ayaklanma
samimiyetle, içtenlikle, dostane, misafirperverlikle.
to receive/welcome someone with open arms: DEVAMINI OKU
birisini bağrına basmak.
a country that receives immigrants with open arms: göçmenleri bağrına basan bir ülke. GİZLE
silah anlaşması
silah taciri Noun
silahların yığılması
silah yığınağı
silah ticareti
tüfek sandığı
silah kontrolü
silah kontrol anlaşması
silah teslimatı
silah ambargosu Noun
silah ihracatı
kollarını göğsünde kavuşturmuş
silah ithalatı
silah tahdidi
silah tahdidi anlaşması
silah imalatçısı
silah moratoryumu
silah müzakereleri Noun
kesici olmayan silahlar Noun
silah tedariki
silah yarışı.
silahlanma yarışı (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
silahlarda kısıtlama
silah satışı
silah satışı
silah satış fiyatları Noun
silah sevkıyatı
silah sevkiyatı
silah kaçakçısı
silah kaçakçılığı
silah bakım merkezi
askeri mıntıka
uyuyakalmak.
After a strenuous day, he was soon in the arms of Morpheus: Yorucu bir günden sonra uyuyakaldı.
bir şeye karşı silaha sarılmak Verb
ayaklanmak Verb
ruhsatsız silah taşıma
Konvansiyonel silahlar anlaşmalı mal ortaklığı
silahların eşitliği ilkesi Noun, Law
yasadışı silah ticareti Noun, Law
yasadışı silah ticareti Noun, Criminal Law
samimileşmesine müsaade etmemek Verb
birini pek yaklaştırmamak Verb
nükleer silahlar kontrolü
nükleer silahlar kontrolu
silah omuza
stratejik silahlar anlaşması
AGİT, Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı Noun, Organizations
 
 
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun