çocuğu kucakta (kollarında) taşımak.
hiddetle yumruk sallamak.
silahlarını bırakmak
Verb
silahları bırakma
Noun, Politics-Intl. Relations
kollarını açmak
Verb
+141
ayaklanıp silaha sarılmak
Verb
silah taşımak, askerlik yapmak.
silah altına çağırmak
Verb
arma: Orta Çağlarda şövalyelerin zırh üzerine taktıkları nişan.
Noun
Armacılık Kurulu: İngilterede hanedan arma ve neseplerini tespit için 1493'te kurulmuştur.
Noun
muhtelif muharip sınıflar
Noun
konvansiyonel silahlar
Noun
kollarını kavuşturmak
Verb
silahların eşitliği
Noun, Law
birini kollarının arasına almak
Verb
birini kucağına almak
Verb
birini kucağında tutmak
Verb
birşeyi kollarının arasına almak
Verb
birşeyi kucağına almak
Verb
birşeyi kucağında tutmak
Verb
tüfek teftiş vaziyeti: tüfeği mekanizması açık olarak teftişe hazır vaziyette omuza yaslama durumu, bu duruma geçiş komutu.
(eskiden) atlı ve zırhlı asker
nükleer stratejik silahlar
Noun
saldırı ve savunma silahları
Noun
hazır ol! (tüfekle esas duruş için verilen komut).
(a) tüfekle selam vaziyeti (almak), (b) selam vaziyeti! (komut), (c) (silahsız birliklerde) el ile selam (vermek).
tüfek omuza: sağ elle tüfeğin dipçiğinden tutup namlusunu omuza dayama (hareketi ve komutu).
sergeant ile ayni anlama gelir. parlamento güvenlik görevlisi.
silahı omuza almak.
shoulder arms! silah omuza!
kılıç veya tabanca gibi yana takılan silahlar
Noun
(Br) (askerler) silah omuza yapmak
Verb
tabanca gibi ufak silahlar
Noun
silahların geçici olarak bırakılması
(a) silahlanmış, savaşa hazır.
The army was up in arms to fight enemy. (b) kızmış, öfkeli, ateş
DEVAMINI OKU püsküren.
There is no need to get up in arms over such a trifle: Bukadar basit bir mesele için ateş püskürmeye gerek yok.
to be up in arms against something: bir şeyin aleyhinde protesto yapmak.
GİZLE
samimiyetle, içtenlikle, dostane, misafirperverlikle.
to receive/welcome someone with open arms:
DEVAMINI OKU birisini bağrına basmak.
a country that receives immigrants with open arms: göçmenleri bağrına basan bir ülke.
GİZLE
kollarını göğsünde kavuşturmuş
kesici olmayan silahlar
Noun
silah satış fiyatları
Noun
uyuyakalmak.
After a strenuous day, he was soon in the arms of Morpheus: Yorucu bir günden sonra uyuyakaldı.
bir şeye karşı silaha sarılmak
Verb
Konvansiyonel silahlar anlaşmalı mal ortaklığı
silahların eşitliği ilkesi
Noun, Law
yasadışı silah ticareti
Noun, Law
yasadışı silah ticareti
Noun, Criminal Law
samimileşmesine müsaade etmemek
Verb
birini pek yaklaştırmamak
Verb
nükleer silahlar kontrolü
nükleer silahlar kontrolu
stratejik silahlar anlaşması
AGİT, Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı
Noun, Organizations