be left holding the bag): (a) başkasının yarım bıraktığı iş) üzerinde kalmak/üstüne yıkılmak,
sorumluluk üzerinde kalmak, (b) eli boş dönmek,
argo hava almak, açıkta kalmak.
mavi bebek: kalp/akciğer hastalığından mavimsi deri ile doğan bebek.
olur olmaz şeye ağlayan kişi
(genellikle istemeyerek) sorumluluğu taşıma
(US) sorumluluğu üstünden atmak
Verb
(US) savaş sayesinde doğan sanayi dalı
savaş sayesinde doğan sanayi dalı
bir davada savunmanın küçüklük defi
(a) genç sığır (12-20 aylık), (b) genç sığır eti.
değeri $100 veya daha az olan bono.
elli veya yüz dolarlık şirket veya devlet bonosu
Noun
abd şirket ya da devlet abdsu
itibari değeri genelde $ 100'ı aşmayan küçük kupürlü bonolar
Noun
doğum oranının yüksek olduğu bir dönemde doğmuş kişi
kadının bebeğini doğurmak için çalışma hayatına ara verdiği dönem
buggy ile ayni anlama gelir. bebek arabası.
doğum oranındaki hızlı düşüş
bebek oto koltuğu
Noun, Child Care
bebek araba koltuğu
Noun, Child Care
bebek bakımı
Noun, Medicine
(a) bebek yüzü, (b) bebek yüzlü.
bebek maması
Noun, Child Care
bebek maması
Noun, Child Care
bebek bakıcısı
Noun, Child Care
çuha çiçeği
(Primula forbesii): Çin ve Burmada yetişir. Yaprakları beyaz püsküllüdür. Pembe-leylâk renkli çiçek açar.
sitter ile ayni anlama gelir. çocuk bakıcı: ana babası evde yokken çocuğa bakan kimse.
(US) yeni ihraç olunmuş hisse senedi
(a) bebek konuşması, yarım yarım konuşma, (b) büyüklerin bebeklerle konuşurken kasten kullandıkları çocuk konuşması.
süt dişleri
Noun, Child Care
arap sümbülü
Noun, Botany
arapsaçı
Noun, Plant Species
gypsum pink ile ayni anlama gelir. bebe-teni
(Gypsophila paniculata): karanfilgillerden
beyaz-pembe, güzel kokulu çiçekler açan bitki.
Noun
asma sümbülü ve benzeri bitkiler.
Noun
(US) reşit olmama itirazı
(US) reşit olmama defisinde bulunmak
Verb