kıstırılmış, sıkışık durumda.
a stag at bay: kıstırılmış geyik.
(fabrika) sevkıyat bölümü
yaklaştırmamak, arada mesafe bırakmak.
biriyle kendi arasında güven için mesafe bırakmak
Verb
yanına yaklaştırmamak
Verb
al-ağaç
(Persea borbonia). G ABD'de yetişen gövdesinin özü kırmızı küçük bir ağaç.
Noun
köşeye sıkıştırılmak
Verb
defne
(Laurus nobilis).
Noun
Akdeniz defnesi
Noun, Food-Kitchen
kıstırılmış, sıkışık durumda.
a stag at bay: kıstırılmış geyik.
son bir ümitle/can havliyle mücadele etmek.
(bir hayvanı veya kimseyi) kapana kıstırmak, çaresiz duruma düşürmek.
(bir kimseyi/şeyi) uzak tutmak, uzaklaştırmak, yaklaştırmamak, kıpırdatmamak.
He kept me at bay with a long knife. He keeps illness at bay by eating lots of oranges.
to hold/keep the enemy at bay: düşmanı iyice kıstırmak, düşmana göz açtırmamak.
son bir ümitle/can havliyle mücadele etmek.
erkek geyik boynuzunun alttan ikinci çatalı.
bes antler, bez antler ile ayni anlama gelir.
Noun
sızlanmak, biteviye yakınmak, boş yere halinden şikâyet etmek.
Akdeniz defnesi
Noun, Food-Kitchen
(kuru) defne yaprağı: yemeklerde veya esans yapmakta kullanılır.
Noun
defne yağı: Antil adalarında yetişen Hint defnesi
(bayberry) yapraklarından çıkarılan güzel kokulu
bir esans: parfüm ve losyon yapmakta kullanılır.
Noun
defne kolonyası: Hint defnesi yapraklarından elde edilir.
bay rum tree
bayberry (3).
Noun
bayberry ile ayni anlama gelir. bay4 (2).
deniz tuzu: deniz suyu güneşte buharlaştırılarak elde edilir.
Noun
Akdeniz defnesi
Noun, Food-Kitchen
bay ile ayni anlama gelir. defne
(Laurus nobilis).
bay leaf: defne yaprağı.
(a) cumbalı pencere, (b)
argo göbek.
dormer window: tavanarası penceresi.
ticket window: bilet gişesi.