acı/feci/hoşa gitmeyen sonuç, zahmetli/sıkıntılı bir işin sonu.
to the bitter end: (zahmetli/sıkıntılı/zor
bir işin) sonuna kadar, feci akibeti bekleyerek.
They knew the war would be lost, but the men fought to the bitter end : Savaşın kaybedileceğini biliyorlardı, fakat sonuna kadar savaştılar.
Noun
kablo veya zincirin ucu.
Noun, Maritime Traffic
hanzal
(Citrullus colocynthis).
acı ot
(Centaurium umbellatum): kurutulup kuvvet verici ilâç olarak kullanılır.
Noun
yılanbaşı otu
(Chelone glabra): hekimlikte kuvvet verici, müshil ve solucan düşürücü olarak kullanılır.
Noun
bayır turpu vb. gibi acı sebzeler.
Noun
acıgöl: suyunda sülfat ve alkali karbonat miktarı fazla olan göl.
Noun
acı limonata: limon suyu ve karbonatlı kininli su ile yapılarak cin, votka gibi keskin içkilere karıştırılan bir tür limonata.
Noun
eşek marulu
Noun, Plant Species
acı marul
Noun, Plant Species
turunç
Noun, Plant Species
acı madde: çoğu bitkisel kaynaklı olup kimyasal olarak sınıflandırılamayan yüzlerce acı lezzetli bileşimden herhangi biri.
acı çürük: elma, üzüm vb. meyvelerde mantarların sebep olduğu, meyveyiı çürüten bir hastalık
tadı hem acı hem de tatlı olan
quassia ile ayni anlama gelir. acı ağaçtan yapılan ve bağırsak solucanını ve böcekleri öldürmekte kullanılan ilâç.
hoşa gitmeyen şey, yenir yutulur şey değil.
sonuna kadar savaşmak
Verb
Bu çok sert/haşin bir karar idi.
dayanma gücü kalmayıncaya kadar