bugger

  1. Noun kulampara, oğlancı.
  2. Noun çapkın, haylaz, yaramaz (bu anlamda sevgi/muhabbet ifade eder).
    a cute litle bugger: sevimli bir
    yaramaz.
    You silly bugger! Seni çapkın seni!
  3. Noun cansıkıcı şey, dert, bela, baş belası.
    That job's a real bugger.
    a bugger of a job: başbelası bir iş.
  4. Noun kulamparalık yapmak, oğlan düzmek.
ayağına dolaşmak, işini zorlaştırmak, zorluk çıkarmak.
Stop buggering me about!
Tüüü! Allah kahretsin! Allah müstahakını/belasını versin!
bugger it! I missed my train.
bugger
the lot of you! Go away at once! Topunuzun Allah belasını versin! Derhal defolun!
defolmak, sıvışmak, tüymek, çekip gitmek, arabayı çekmek.
I told him to bugger off.
(bir işi) bozmak, berbat etmek, yüzüne gözüne bulaştırmak, burnundan getirmek.