Metallerin dövülmesi, preslenmesi, baskılanması ve yuvarlanması; toz metalürjisi (NACE kodu: 25.5)
Noun, Trades-Professions
Metallerin dövülmesi, preslenmesi, baskılanması ve yuvarlanması; toz metalürjisi (NACE kodu: 25.50)
Noun, Trades-Professions
birinin emniyeti altında olmak
Verb
her ihtimale karşı hazır bulunmak
Verb
hamur kabartıcı, pasta mayası.
barut: eskiden av tüfeklerinde kullanılan güherçile, kükürt ve kömür karışımı.
Noun
lâğım barutu: kayaları, maden ocaklarını patlatmak için kullanılan ve güherçile yerine sodyum nitratla yapılmış barut.
Noun
ağartma tozu, çamaşır/leke tozu, kireç kaymağı, kalsiyum hipoklorit, Ca(OCl)Cl: ağartıcı/renk giderici
olarak kullanılan ve su ile temas edince çözüşen bir toz.
chloride of lime, chlorinated lime, calcium oxychloride ile ayni anlama gelir.
Noun
kırmızı toz biber: çok defa kimyon, oregano, sarmısak tozu ile karışıktır.
Noun
curry ile ayni anlama gelir. biberli Hint salçası, biberle karışık baharat.
araroba ile ayni anlama gelir. bu ağaçtan elde edilip hekimlikte kullanılan acı toz.
meyan tozu
Noun, Food-Kitchen
mango tozu
Noun, Food-Kitchen
parlatma tozu: camları, madenleri parlatmada kullanılan kalay oksit veya kalay/kurşun oksit tozu.
putty, jeweller's putty ile ayni anlama gelir.
Noun
. torbadaki lâvanta tozu.
barut kokusu (savaş musibeti
tüymek, alelacele gitmek/kaçmak,
argo toz olmak, cızlamı çekmek, cızlam etmek.
tüymek, toz olmak, cızlamı çekmek, kaçmak.
çamaşır tozu
Noun, Textile Industry
soluk mavi, kobalt mavisi.
(a) (eskiden gemilerde) toplara barut getiren miço, (b) barutçu, patlayıcı maddeyi yerleştirip patlatan kimse.
boynuzdan yapılmış barutluk.
(a) barut fıçısı, (b) (patlama istidadında olan) tehlikeli durum.
baruthane, cephanelik, barut deposu.
toz metalürjisi, maden tozlarını boya vb. ile karıştırıp sıkıştırarak kullanışlı eşya yapma tekniği.
(a) (eskiden gemilerde) toplara barut getiren miço, (b) barutçu, patlayıcı maddeyi yerleştirip patlatan kimse.
harcanan barutla fişeğe yazık olmak
Verb