birinin peşini bırakmamak
Verb
köpeğinin yuları elinde olmak
Verb
genellikle en son doğan ve diğerlerine göre küçük ve güçsüz olan yavru
Noun, Veterinary Medicine
bir köpeği ıslıkla çağırmak
Verb
ayakların baş olması hali, astların üstlere emir vermesi, işlerin tersine dönmesi.
The tail wags the dog: Dünya tersine dönüyor = Ayaklar baş oldu.
How wags the world? Ne var ne yok?
So wags the world: İşte dünya böyledir.
The world wags and we wag with it: Dünya ile birlikte yuvarlanıp gidiyoruz.
kar altında kalanların aranmasında kullanılan köpek
yetiştirilmiş bekçi köpeği
avlanan kuşları yakalayıp getiren köpek.
Noun
Dalmaçya köpeği, kızak köpeği.
tanuki
(Canis procynoides), ayıcık avlamak için yetiştirilmiş köpek.
Noun
gebermek, sefil bir şekilde ölmek.
kendini çok hasta hissetmek
Verb
kedi köpek gibi kavga etmek
Verb
(Doğu sanatında rastlanan) aslan yeleli vahşi köpek (resmi/heykeli).
Noun
Alman çoban köpeği, polis köpeği.
Noun
Alman çoban köpeği, polis köpeği.
Noun
kılavuz köpek: körlere yol gösteren eğitilmiş köpek.
Noun
gözleri görmeyene yol gösteren köpek
(akşamdan kalma içki mahmurluğunu gideren) içki.
içkinin etkisini azaltmak için sonradan içilen bir kadeh içki
Noun
sıcak sosis, sosisli sandviç.
Noun
ev köpeği, bekçi köpeği.
Noun
Beni seviyorsan dostlarımı da seversin.
talihli/şanslı kimse.
lucky dog! şanslı kerata! herifin şansı var!
He's a lucky dog: Çok şanslıdır kerata!
Malta köpeği: uzun beyaz tüylü bir köpek cinsi.
askerlikte haber taşıyan köpek
mektup getirip götüren köpek
maymun-köpek: küçük bir cins köpek.
Noun
konuşmaya tenezzül etmemek, kibirinden kimse ile konuşmamak.
(Asya ve Afrikada) leşle beslenen âdi sokak köpeği.
(a) polis köpeği, polise yardım için özel eğitilmiş köpek, (b) German shepherd.
çayır köpeği, kır sincabı
(Cynomys ludovicianus): K. Amerika bozkırlarında toplu halde yaşayan,
bitkilere zararlı kemirici hayvan. (kuyruğu 16 cm., toplam boyu 40 cm.).
böbürlenmek, çalım satmak, poz takınmak, hindi gibi kabarmak, kendine zengin/önemli süsü vermek.
köpek tavşanı
Noun, Zoology
tanuki, sürmeli köpek
(Nyctereutes procyonoides). Doğu Asyada yaşar, gözlerinin etrafı siyah benekli bir cins vahşi köpek.
benekli fok/ayıbalığı
(Phoca vitulina): K. Amerika ve Avrupa kıyılarında bulunan küçük, benekli bir tür ayıbalığı.
Noun
körler için özel yetiştirilmiş köpek.
öncü, (bir yarışmada vb.) önde/ başta gelen kimse/kurum.
Noun
birisine köpek muamelesi yapmak.
kurt köpeği, Eskimo köpeği.
it, itoğlu it, aşağılık/rezil/korkak kimse.
Noun
şüphe altındaki bir hırsızı izlemek
Verb
trende köpek taşımaya mahsus furgon
öldürmek amacıyla sokak köpeklerini toplayan kişi
eyyamı bahur: yazın en sıcak ve nemli günleri (3 Temmuz - 11 Ağustos).
Noun
köpekleri çok seven kimse
it rezenesi
(Eupatorium capillifolium) : yeşilimsi beyazdan bronza kadar değişik renkli çiçekler açan bir yabani ot.
Noun
karsak
(Vulpes corsac): küçük, sarımtrak-kahverengi, kuyruğu saçaklı Asya tilkisi.
Noun
kendisine yaramayan şeylerin başkaları tarafından alınmasını engelleyen kimse
çok az gayret sarfetmek, az çaba ile yapmak.
Lâtinceyi taklit ederek söylenen uydurma sözler.
Noun
köpek yüzüşü: kollarla suyu çekip ayakları hafif vurarak su üstünde kalma.
Noun
kuşburnu, itgülü, yabani gül
(Rosa canina).
Noun
yem olarak kullanılan som balığı.
Noun
it-kızağı: köpeklerle çekilen kızak (Kutup bölgelerinde kullanılır).
Noun
Akyıldız, Sirüs: Büyük/Küçük Köpek burcunun en parlak yıldızı.
Noun
askerlerin boyunlarına taktıkları madenî kimlik belgesi (üzerinde ad, sosyal sigorta numarası, kan grubu ve dini yazılıdır).
Noun
köpeğe takılan madenî kimlik.
Noun
köpek dişi, it dişi.
Noun
yaprak şeklinde bir süs.
Noun, Architecture
öksüz vardiya: gemide 16.00-18.00 ve 18.00-20.00 arasında tutulan kısa akşam nöbeti.
Noun
şifreli söz, gizli imalar içeren ifade
Noun, Language-Literature
köpek yazarı
Noun, Employment
kitap yaprağının köşesinin kıvrılması
kıvrık/katlanmış kitap sayfası.
kitap sayfasının köşesini katlamak/kıvırmak.
itkuyruğu
(Cynosurus): bir tür kabaçayır.
Noun
it dili, köpek dili.
Noun
kıskanç, kendi kullanmadığı bir şeyden başkasının yararlanmasını istemeyen kimse.
He is a dog in the manger: Kıskancın biridir.
hırgür, kedi-köpek kavgası.
They quarrel like cat and dog: Hiç geçinemezler /Kedi-köpek gibi kavga ederler.
çekilmez/tahammül edilmez yaşam, kavga ve çekişme ile dolu hayat.
Dalmatian ile ayni anlama gelir. Dalmaçya köpeği.
büyük ayrık otu, domuz ayrığı
(Cynodon dactylon).
zavallı bir durumda ölmek
Verb
güzel giyiniyorum sanıp herkese gülünç olmak.
kuru köpek maması
Noun, Home
talih bir gün herkese güler/herkesin bir şans günü vardır.
(akşamdan kalma içki mahmurluğunu gideren) içki.
çaresiz kalmış birini güçlükten kurtarmak.
Adjective
sefalet içinde yüzmek, (it gibi) sürünmek, sefil bir hayat sürmek.
(köpek gibi) sürünmek, sefalet içinde bunalmak, çok sıkıntılı bir hayat sürmek.
çok sıkıntı çekmek, sürünmek, sefalet içinde yaşamak.
birisini sefalete sürüklemek, süründürmek.
meseleyi kurcalama, işleri kendi haline bırak, uyuyan yılanı uyandırma.
Uyuyan yılanı uyandırma/işi kurcalama/oluruna bırak.
! Uyuyan köpeğin (yılanın) kuyruğuna basma!
hiçbir şansı olmamak
Verb
hiç şansı olmamak.
He hasn't a dog's chance.
köpeğini birinin üzerine salıvermek
Verb
bir içki âleminin ertesi günü mahmurluğunu gidermek için bir bardak daha içmek.
ıslak köpek maması
Noun, Home
(US) sözleşme süresince sendika ile ilişkisi olmayacağına söz verme
Huylu huyundan vazgeçmez/Can çıkar huy çıkmaz/Bu yaştan sonra huyumdan vaz geçemem/yeni bir şey öğrenemem/
Sekseninden sonra saz çalamam.
Adjective