neat

  1. zarif, zevkli, düzgün ve temiz.
    neat handwriting. He keeps his office neat.
  2. kibar, zarif, şık.
    neat as a pin: son derece zarif, iki dirhem bir çekirdek.
  3. sade/zarif (görünüşlü).
  4. zeki, hünerli, kurnaz, akıllı, becerikli.
    a neat plan. a neat trick.
  5. fevkalâde, harikulâde, çok güzel.
    a neat bicycle. It was really a neat party, I enjoyed myself.
  6. (içki) halis, katışıksız, safi (susuz/buzsuz).
    I like my whisky neat.
  7. safi, net.
    neat profits.
  8. sade, özlü, vazıh, açık.
    a neat description.
parasını esirgemek Verb
uygun yanıt
çil çil
kız gibi
temiz bilanço
sığır
düzenli masa
zarif elbise
güzel endam
güzel el yazısı
inek ahırı
temiz
titiz iş
tertemiz, gıcır gıcır, yepyeni, pırıl pırıl vb.
The room was as neat as a new pin: Oda tertemizdi.

She was as neat as a new pin: Pek şıktı/iki dirhem bir çekirdekti.
paça yağı: sığır paçasını ve incik kemiğini kaynatarak elde edilen ve köseleyi yumuşatmakta kullanılan yağ. Noun
temiz çalışmak ır
güzel bir üslûpla yazmak.