- Bay, Bey: İspanyolca adların önüne getirilir.
- İspanya asilzadesi/lordu.
- önemli kişi.
- (İngiliz üniversitelerinde) kolej müdürü veya öğretim üyesi.
- İtalyan papazlarına hitapta kullanılan unvan.
-
giy(in)mek (
do on'un kısaltılmışı).
bazen
does not'ın kısaltılmışı olarak kullanılırsa da bu, gramerce yanlıştır.
does not'ın
does not'ın kısaltılmışı olarak kullanılırsa da bu, gramerce yanlıştır.
does not'ın
kabul edilen kısa şekli “
doesn't” dır.
He don't go denmez,
He doesn't go denir.
Verb
doesn't” dır.
He don't go denmez,
He doesn't go denir.
Suyu görmeden paçayı sıvama (Belki de hiç vuku bulmayacak zorlukları önceden düşünüp üzülme).
Bir daha yapayım deme! Tekerrür etmesin!
Do you happen to have a pen? Yanınızda kalem var mı?
Do you happen to know? Acaba biliyor musun(uz)?
How does it happen that … : Nasıl oluyor da …
If anything happened to me, my wife would have enough money: Bana bir hal olursa (ölürsem) eşime yetecek kadar para var.
I happen to know that he is not rich: Onun zengin olmadığını biliyorum (tesadüfen öğrendim).
If he does happen to see her … : Farzı muhal onu görecek olursa …
It so happened that: Öyle oldu ki/tesadüfen.
These things happen: Olur böyle şeyler!
Do you happen to have a pen? Yanınızda kalem var mı?
Do you happen to know? Acaba biliyor musun(uz)?
How does it happen that … : Nasıl oluyor da …
If anything happened to me, my wife would have enough money: Bana bir hal olursa (ölürsem) eşime yetecek kadar para var.
I happen to know that he is not rich: Onun zengin olmadığını biliyorum (tesadüfen öğrendim).
If he does happen to see her … : Farzı muhal onu görecek olursa …
It so happened that: Öyle oldu ki/tesadüfen.
These things happen: Olur böyle şeyler!
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
Sentence, Idioms
(a) onda hiçbir bozukluk/anormallik görmüyorum. (b) bunda hiçbir sakınca görmüyorum.
There's something
There's something
wrong with him: Ona bir hal oldu; bu adamın şüpheli bir tarafı var.
Ben faka basmam! Yağma yok!
You won't catch me doing that again: Bir daha mı, tövbeler tövbesi!
You won't catch me doing that again: Bir daha mı, tövbeler tövbesi!
- briefs
- drawer
- freeze
- frost
- frostiness
- pants
- stepins
- underpants
- drawers
Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)
- Vücûdun belden aşağı kısmına ve tenin ... giyilen iç çamaşırı, külot
- Hava sıcaklığının ... buz tutması
- İspanyollar’da erkekler ... asâlet unvânı