emanet

Turkish-English Translation

  1. charge
  2. trust
  3. custody
  4. deposit
  5. escrow
  6. check room
  7. safe custody
  8. person or thing entrusted to another's safekeeping
  9. a trust
  10. checkroom for baggage
  11. entrusted to one's safekeeping
  12. consignation
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

değerli eşyanın emaneti
consignment of valuables
hisse emaneti
stock deposit
menkul değerler emaneti
(Br) security register
menkul değerler emaneti
securities custody
menkul değerler emaneti
depositor's custody
tapu senetlerinin emaneti
deposit of title deed Noun
açık emanet
open deposit
adli emanet
bailee at law
adli emanet
property and evidence unit Noun, Law
dolmuş emanet
packed deposit
kutsal emanet
relic
paralı emanet
bailee for reward
parasız emanet
gratuitous bailee
emanet ...
custodial
emanet belgesi
memorandum of deposit
emanet beyannamesi
declaration of trust Noun, Law
emanet bırakan
consigner
emanet bırakan
consigner consignor
emanet bırakılan eşya beyannamesi
declaration of trust (use)
emanet bırakılmış
deposited
emanet bırakma
depositation
emanet bürosu
fiducial office Noun
emanet eden
depositing
emanet edilen hisse senetleri karşılığında verilen pusula
balance ticket
emanet edilmiş
consigned
emanet en vermek
to give into custody Verb
emanet eşyaların serbest bırakılmaksı
release of custody items
emanet eşyaların serbest bırakılması
release of custody items
emanet etme
lodgment Noun
emanet etme
bailment Noun, Law
emanet etmek
to consign Verb
emanet etmek
to entrust Verb
emanet etmek
to lodge Verb
emanet etmek
to commend Verb
emanet etmek
to loan Verb
emanet etmek
to place in escrow Verb
emanet etmek
to intrust Verb
emanet etmek
to delegate Verb
emanet fişi
(US) trust receipt
emanet fişi
trust receipt
emanet formu
deposit ticket
emanet gibi duran
voluminous Adjective
emanet gönderilen mal
articles of commission
emanet hesabı
escrow account Noun, Banking
emanet hesabı
trust account Noun, Banking
emanet hesabı
safekeeping account Noun, Banking
emanet için bırakılmış valiz
left luggage
emanet işleri ile uğraşan ve kiralık kasaları bulunan şirket
safe deposit company
emanet kalemleri
deposit items Noun
emanet kasası
safe deposit
emanet makbuzu
receipt of deposit
emanet mallar
consignment goods Noun
emanet odası
checkroom Noun
emanet olarak bırakılmamış
undeposited
emanet olarak bırakmak
to give on commission Verb
emanet olarak tutmak
to hold on trust Verb
emanet olarak tutulan para
money held on trust
emanet para
consigned money
emanet para
fiduciary money
emanet paradan çalmak
to defalcate Verb
emanet paranın açığını ödemekten kaçınma
default
emanet sandığı
provident bank
emanet senedi
trust instrument
emanet sözleşmesi
safekeeping contract
emanet şubesi
trust department Noun
emanet tevdi eden kişi
bailor
emanet ücreti
safe custody fee
emanet ücreti
fee for custodianship
emanet yeri
lodgment office
emanet yeri
baggage room
emanet yeri
storage room
açık emanet hesabı
ordinary safe custody account
adi emanet hesabı
ordinary safe custody account
altın emanet belgesi
gold depositary certificate
altın emanet belgesi
gold depository certificate
bir davayı avukatın ellerine emanet etmek
to place a matter in the hands of a solicitor Verb
bir işi muhabirine emanet etmek
to entrust a matter to one's correspondent Verb
bir şeyi birine emanet etmek
to deposit something with sb Verb
bir şeyi birinin bakımına emanet etmek
to recommend something to sb's care Verb
bir şeyi birinin bakımına emanet etmek
to commend something to one's care Verb
bir şeyi emanet vermek
to entrust someone with a sum Verb
bir şeyi emanet vermek
to place something on deposit Verb
birine bir para emanet etmek
to entrust someone with a sum Verb
birine bir şey emanet etmek
to trust someone with sb Verb
birine bir şey emanet etmek
to trust someone with sth Verb
birine emanet etmek
to commit to the trust of sb Verb
birine emanet olarak para teslim etmek
to lodge money with sb Verb
birine para emanet etmek
to deposit money with sb Verb
birine para emanet etmek
to deposit money with sth Verb
birine paranın emanet tevdi edilmesi
lodging of money
birinin bakımına emanet etmek
to commit to the charge of sb Verb
birinin emanet etmek
to put into sb's hands Verb
birşeyi emanet etmek
to check in something Verb
bisiklet emanet yeri
storage of cycles
Br bagajın emanet edilmesi
depositing of baggage (luggage)
canını ...'e emanet etmek
to put your life in the hands of ... Verb
değerli şeylerini bankaya emanet etmek
to lodge one's valuables in the bank Verb
ferdi mudi emanet servisi
custody held for sole depositor
firma emanet servisi
custody held for a partnership
haciz konmuş malların emanet harcı
possession money
Hepsi sana emanet.
They're all yours. Sentence
her türlü emanet yeri
omnibus deposit
hisse senedi emanet alındısı
security deposit receipt
işlerini bir avukata emanet etmek
to trust one's affairs to a lawyer Verb
kapalı emanet yeri
vault deposit
kasaya emanet için verilen eşya
safe custody- item
kasaya emanet için verilen eşya
(Br) safe-custody item
kayyum için emanet olarak muhafaza etme
custody held for trustee
kayyuma emanet edilmiş hisse senetleri
shares deposited in escrow Noun
kediye peynir tulumu emanet etmek
to set a thief to catch a thief Verb
mahkemece emanet altına alınmış olan eşya
property in custodia leges
malları taşıyıcıya emanet en teslim etmek
to deliver the goods into custody of the carrier Verb
menkul değerler emanet hesabı
custody account
menkul kıymetler emanet hesabı
custody account
mücevherlerini kasaya muhafaza için emanet en bırakmak
(Br) to leave one's jewellery in safe custody Verb
müşterek isimler için emanet servisi
custody held in joint names
müşterek mudiler emanet servisi
custody held for joint depositors
müşterek mudiler için emanet servisi
custody hold for joint depositors
paket emanet yeri
parcel room
paket emanet yeri
(Br) parcel room
paket emanet yeri
(Br) parcel service
para karşılığı olmadan emanet kabul etme
gratuitous bailment
parayı bankaya emanet etmek
to give money to bank for safekeeping Verb
sadece emanet için
for deposits only
saklaması için parayı bankaya emanet etmek
to give money to the bank for safekeeping Verb
saklansın diye kıymetli eşyalarını müdüre emanet etmek
to deposit valuables with the manager for safe keeping Verb
sigortacılıkta emanet klozu
bailee clause
sigortasız emanet eşyaları
uninsured deposit Noun
talep edilmeyen emanet eşyaları
unclaimed deposits Noun
terekeyi idare görevlisi için emanet servisi
custody held for executor
uçak emanet kasası
flying safe-deposit box
ücretsiz emanet sözleşmesi
naked deposit
ücretsiz emanet sözleşmesi
free safekeeping contract
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Güvenilir bir kimseye saklaması veya birine ... şey veya kimse, vedîa
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.