exceptional

English-Turkish Translation

  1. Adjective istisnai
  2. Adjective ayrık, istisnaî, müstesna, kuralsız, kural dışı.
  3. Adjective olağanüstü, fevkalâde (üstün), müstesna, ender, nadir, eşine az raslanır, eşsiz, görülmedik, eşi bulunmaz.

    All her children are clever, but the youngest one is really exceptional. This warm weather is exceptional for January.
  4. Adjective normalin dışında, (genellikle) düşük seviyeli/nitelikli/kabiliyetli, geri zekâlı.
    Schools for exceptional children.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

being extraordinary or exceptional
fevkaladelik
exceptional advantage
ele geçmez üstünlük
exceptional case
istisnai durum
exceptional case
istisnai vaka
exceptional circumstances
istisnai durum
exceptional circumstances
istisnai durumlar Noun
exceptional depreciation
olağanüstü amortisman
exceptional grants
fevkalade nakdi yardım
exceptional hardship
büyük güçlükler
exceptional items
yeni bir bina ya da tesisin alımı ya da satımı istisnai kalemler arasına girer
exceptional items
bir şirketin normal iş faaliyeti dışında meydana gelen harcamalar ve gelirler Noun
exceptional items
(bilançoda) istisnai kalemler Noun
exceptional non-recurring cost
ancak özel nitelikleri yüzünden maliyet hesaplarına katılmayan masraflar
exceptional non-recurring cost
bir işletme tarafından zaman zaman katlanılan
exceptional offer
istisnai teklif
exceptional opportunity
ele geçmez fırsat
exceptional position
istisnai durum
exceptional price
istisnai fiyat
exceptional price
özel fiyat
exceptional provision
istisnai hüküm
exceptional rate
istisnai tarife
exceptional rate
istisnai oran
exceptional regulation
istisnai düzenleme Noun, Law
exceptional talent
büyük istidat
exceptional tariff
özel fiyat
English-Turkish phrases from Zargan's own database