bir kişinin meslek hayatındaki ilk adımlar
Noun
bir kimsenin meslek hayatındaki ilk adımlar
Noun
ilk yardım
Noun, Medicine
istinaf mahkemesi
Noun, Law
istinaf dilekçesi
Noun, Law
istinaf mahkemesi
Noun, Law
istinaf mahkemesi
Noun, Law
ilk olarak sahneye çıkmak
Verb
ilk olarak halk ortasına çıkmak
Verb
Çeliğin ilk işlenmesinde elde edilen diğer ürünlerin imalatı (NACE kodu: 24.3)
Noun, Trades-Professions
istinaf dilekçesi
Noun, Law
ilkin kendi işlerine bir çekidüzen vermek
Verb
ilkönce, önceleri, önceden, evvelemirde.
At first I didn't like her, but now I do.
iki ayrı dalda/sınavda birinci (olan öğrenci).
hiç, zerre kadar, en ufak.
ilk yardım.
first-aid: ilk yardım+.
Noun
ilk yardımda bulunan kişi
bir müzik yapıtının ilk çalınışı
first ile ayni anlama gelir. (a) (beyzbolde) koşucunun ilk ulaşacağı üs, (b) ilk amaç/hedef, bir
işte ulaşılmak istenen ilk aşama.
(açık artırmada) ilk artıran
(borsa) ilk kote edilen kurlar
ilk neden: Aristo felsefesinde müsebbibi evvel.
Noun
birinci mevki/sınıf/derece/rütbe vb..
Noun
(tren, uçak, vapur vb.) birinci/lüks mevki.
Noun
(bazı koşulları sağlayan) posta müraselâtı, birinci sınıf posta (mektup, kart vb.).
Noun
(US) en düşük aylık alan memur
sıra ile, geliş sırasıyla.
halazade, teyzezade, amcazade, dayızade.
Noun
ilk kapak (bir derginin ön dış kapağı
ilk toplumsal/siyasal sınıf: Fransada ruhban, İngilterede Lordlar kamarasındaki başpiskopos ve piskoposlar.
Noun
eşraf, âyân: bir şehrin en tanınmış/soylu ailesi.
Noun
bir devletin/ülkenin/şehrin en büyük idarî âmirinin ailesi.
Noun
bir yere/koloniye ilk yerleşen aile.
Noun
(Avrupada, bazen ABD'de) birinci kat, zeminkatın üstü.
Noun
(Br) ilkokul birinci sınıf
turfanda, ilk çıkan meyve.
Noun
birinci yarı
Noun, Sports
birinci devre
Noun, Sports
(satılan mal) ilk giren ilk çıkan.
(askerlik) seçkin asker takımı
birinci derece tesis edilmiş ipotek
ilkönce, en evvel, herşeyden önce, evvelemirde.
first of all let me say how glad I am to be here. first off, let's see where we agree and disagree.
bir suçun ilk kez işlenmesi
Noun
(US) geçici vatandaşlığa kabul evrakları
Noun
yeni bir sigorta poliçesinde ilk dönem için kapsamın sağlanması amacıyla gerekli ilk prim ödemesi
birinci (US , ikinci) kat
(atom silahları) ilk vuruş
reklam ya da dizinin ilk yayınlanma tarihi
televizyonda ilk yayınlanma tarihi
ilkönce, ilk iş olarak, herşeyden önce, evvelâ, evvelemirde, vakit geçirmeden, derhal.
I'll do it first thing in the morning.
önce en önemli işler, ehemmi mühimme tercih etmek gerekir.
birinci dünya ülkeleri
Noun
dünyanın siyasal güç bloku içindeki en çok sanayileşmiş olan ülkeleri
Noun
birçok Batı Avrupa ülkesi