Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
imminent
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Adjective
olması yakın/muhakkak, eli kulağında.
an imminent danger
: yakın bir tehlike.
A storm is imminent
:
Fırtına yaklaşıyor.
He faced with an imminent death
: Yakın bir ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.
Adjective
yakında vukuundan korkulan, tehditkâr (felaket vb.).
President said the war is imminent if Iraq is
not withdrawn from Kuweit.
Adjective
ileri uzanan/sarkan, tepede asılı.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
clear and imminent danger
açık ve yakın tehlike
Noun, Law
be imminent
yakında vuku bulmasını beklemek
Verb
be imminent
kaçınılmaz olmak
Verb
imminent danger
derhal yer alması beklenen ve muhtemel tehlike (meşru savunma koşullarından birini oluşturur
imminent danger
şu anki tehlike
imminent danger
yakın tehlike
Noun, Law
imminent peril
eli kulağında olan tehlike
imminent risk
direkt risk
It's imminent.
Az kaldı.
Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.