keep a

  1. Verb düzenli olmak
menfaatlerini yakından korumak Verb
masraflarının kaydını tutmak Verb
masrafların kaydını tutmak Verb
bir sendikayı işletmesinden uzak tutmak Verb
sendikayı işletmesinden uzak tutmak Verb
bir mahpusu daha iyi gözetimde tutmak Verb
binayı bakımlı durumda tutmak Verb
bir binanın sürekli bakımını yapmak Verb
bir işi ayakta tutmak Verb
bir iş olanağına sıcak bakmak Verb
bir çocuğu susturmak Verb
(konuşmada) nezaketten ayrılmamak, ağzını bozmamak, dilini tutmak.
He was very angry with his boss,
but he kept a civil tongue in his head.
Verb
tarassut etmek Verb
sözleşmeyi sürdürmek Verb
bir sözleşmeyi sürdürmek Verb
tetiğini bozmak Verb
soğukkanlılığını muhafaza etmek Verb
mektup bu bun kopyasını saklamak Verb
bir mektubun kopyasını saklamak Verb
bir günü boş bırakmak Verb
yemeği sıcak tutmak Verb
genelev işletmek Verb
aile geçindirmek Verb
bayram yapmak Verb
sıkı kontrolü altında bulundurmak Verb
kaygısız bir hayat sürmek Verb
yemeğe meraklı olmak Verb
iyi yemek yapmak Verb
bakkal dükkânı işletmek Verb
bakkal dükkânı işletmek Verb
bir karayolunun bakım ve onarımını yapmak Verb
rehine tutmak Verb
bir işe adam almamak Verb
soğukkanlılığını kaybetmemek Verb
serbest ve bozucu hareketlere yol vermemek Verb
masrafları kısmak Verb
fiyatların yükselmesini önlemek Verb
listesini yapmak Verb
liste yapmak Verb
orta yoldan gitmek Verb
kapatmak Verb
metresi olmak Verb
metres tutmak Verb
bir gazete okumak Verb
patent hakkını sürdürmek Verb
bir patent hakkını sürdürmek Verb
halkı kuvvetle sindirmek Verb
bir halkı kuvvetle sindirmek Verb
(biri için) yer tutmak Verb
bir sigorta poliçesinin geçerliğini sürdürmek Verb
bir mahpusu gözetim altında tutmak Verb
sözünü tutmak Verb
göz kulak olmak Verb
öğrenciyi oda hapsiyle cezalandırmak Verb
kaydını tutmak.
Keep a record of your spendings.
bir şeyi not etmek Verb
duruşmaların zaptını tutmak Verb
bir yola devamlı bakmak Verb
(US) programa göre hareket etmek Verb
sır saklamak.
sır saklamak.
You may keep your things here. Verb
gizli gizli mektuplaşmak Verb
uşak tutmak Verb
gemiyi yüzdürmek Verb
bir dükkân işletmek Verb
bir dükkânı açık tutmak Verb
dükkânı kapatmamak Verb
dükkânı açık tutmak Verb
dizginleri gergin tutmak Verb
gözünün yaşına bakmamak Verb
metin olmak, (felakete) cesaretle göğüs germek, kendine hâkim olmak, fütura/korkuya kapılmamak, cesaretini/metanetini kaybetmemek.
cesaretini kaybetmemek, soğukkanlı olmak.
cesur olmak, cesaretini/soğukkanlılığını yitirmemek, korkuya/paniğe kapılmamak.
Although he was having
some trouble with the engine, the pilot kept a stiff upper lip and landed the plane safely.
Verb
gülmemek, (gülmemek için) kendini (zor) tutmak.
I found it hard to keep a straight face: Gülmemek için kendimi zor tuttum.
titizlikle kaydını tutmak Verb
birine göz kulak olmak Verb
hukuk derslerini izlemek Verb
bir şeyi sımsıkı tutmak Verb
birinin dizginlerini elde tutmak Verb
birinin dizginlerini sıkı tutmak Verb
dizginleri kısmak, sıkı tutmak, müsamaha etmemek.
We will have to keep a tight rein on expenditure in the next few months.
bir antlaşmaya riayet etmek Verb
birini gözünden ayırmamak Verb
sıyanet etmek Verb
bir karı ile yedi çocuk geçindirmek Verb
(a) haddini bilmek, (b) uzak durmak, sokulmamak, yaklaşmamak, fazla samimî olmamak.
They might be
dangerous, so keep your distance. He prefers to keep his distance with his employees.
birkaç gün uzak kalmak Verb
bir konuyu yakından izleme
hakkın mahfuz tutulması
bir halkı baskı altında tutmak Verb
ileri bir tarihe bırakmak Verb
(sakla samanı gelir zamanı) ilerde kullanmak üzere saklamak Verb
bir öğrenciyi okulda izinsiz bırakmak Verb
müşteriye itina göstermek Verb
müdahaleyi asgaride tutmak Verb
banka da para tutmak Verb
parasını bankada saklamak Verb
bankada para tutmak Verb
parasını bankada tutmak Verb
işgal birliklerini bir ülkede tutmak Verb
işgal birlikleri bir ülkede tutmak Verb
bir konudan uzak durmak Verb
bankadaki hesabını açık tutmak Verb
bir sınıfta düzeni sağlamak Verb
sınıfta düzeni sağlamak Verb
ihtilafın dışında kalmak Verb
birinin bir güçlüğü yenmesine yardım etmek Verb
gündeliği 4 dolardan birini çalıştırmak Verb
(birine) soğuk davranmak, (birisiyle) samimî olmamak, (birinden) uzak durmak.
We tried to be friendly,
but she kept us at a distance.
orduyu sefere hazır tutmak Verb
sıkı bir rejim yapmaya devam etmek Verb
bir meseleyi hep göz önünde tutmak Verb
bir meselenin arkasını bırakmamak Verb
bir işi yürütmek Verb
talebinde ısrar etmek Verb
mektuplaşmayı sürdürmek Verb
tartışmayı sürdürmek Verb
büyük bir eve bakmak Verb
gizli gizli mektuplaşmak Verb
biriyle gizlice yazışmak Verb
hasta bir çocuğun başında beklemek Verb
bir müşteriye hizmet etmek Verb
… hakkında bilgi/malûmat toplamak.
There's something in/on the file about him: dosyada onun hakkında bilgi vardır.