bilgisini uygulamaya koymak
Verb
bir kimsenin eğitimindeki eksiklik
ailesinin bilgisi olmadan evlenmek
Verb
ana-babasının haberi olmadan evlenmek
Verb
ana-babanın haberi olmadan evlenmek
Verb
bilgisini sergilemek
Verb
doğrudan doğruya öğrenilmiş bilgi
herkesin bildiği bir şey olmak
Verb
herkesin bildiği bir mesele olmak
Verb
insan bilgisi sınırının ötesinde olmak
Verb
bilgi öğrenmeye can atmak
Verb
insan bilgisi sınırınin ötesinde
kişi gerçekte bilmese dahi
kanunun o kişinin bilmesi gerektiğini varsaydığı bilgi
bilmesi beklenme
Noun, Law
bilecek durumda olma
Noun, Law
kültürel bilgi
Noun, Anthropology
birinin bilgi sine başvurmak
Verb
batın bilgileri
Noun, Religion-Faith
uzmanlık bilgisi edinmek
Verb
bir çocuğun bilgi açlığını gidermek
Verb
çok çalışarak elde edilmiş bilgi
bir bilgiye dolaylı olarak sahip olmak
Verb
sağlam genel bankacılık bilgisi olmak
Verb
sezgi yoluyla elde edilen bilgi
mahkemenin belli bir husus veya olayı gerek göstermeyen bilinen bir olay olarak kabul etmesi
mahkemenin belli bir hususu resen nazara alması
bir şeyi birinden gizlemek
Verb
(ceza hukuku) bilmek ya da bilmekle suçlanmak
Verb
bulunan yer hakında bilgi
Bildiğim kadarıyla hayır.
bilgi için ödeme
Noun, Human Resources
insanın bizzat kendinin öğrenmiş olduğu bilgi
insanın bizzat kendisinin öğrenmiş olduğu bilgi
şahsi bilgi (başkasından edinilmeyen , kendi bilgisi dahilinde olan şey
bilgi kırıntıları toplamak
Verb
bir şeyin aslını esasını bilerek konuşmak
Verb
bildiğim kadarıyla
Adverb
gayri meşru cinsel ilişki
herkesin erişebileceği bilgi
bilgi tabanlı sistem
Information Technology
bilgilendirmeye yönelik eğitim
Noun, Human Resources
bilgi ekonomisi
Economics
bilgi mühendisliği (bir iş yerinde çalışanlara , kendi endüstri kolunun teknolojik gelişmeleriyle ilgili bilgi verilmesi
bilgi toplumu (Kaynak:
CEDEFOP)
Noun, Education-Training
bilgi tabanlı sistem
Information Technology
kendini tam olarak tanımak
Verb
biri tarafından öğrenilmek
Verb
bir tasarı hakkında herhangi bir bilgisi olduğunu inkâr etmek
Verb
oldukça iyi bilgi veya beceri
bir şeyi çok iyi bilmek
Verb
bir şey hakkında tam bilgi sahibi olmak
Verb
bir iş hakkında tam bilgiye sahip olmak
Verb
işinde kullanacak kadar bilmek
Verb
kendi işini görecek kadar dil bilmek
Verb
İngilizce'yi idare edecek kadar bilmek
Verb
... ile cinsel ilişkide bulunmak
Verb
bir başkasının içinde bulunduğu tehlikeden haberdar olmak
Verb
uzmanların daha üstün bilgisine başvurmak
Verb
uzmanların daha üstün bilgi sine başvurmak
Verb
bir konuda uzman bilgisi olduğu iddiasında bulunmak
Verb
bir konuda uzman bilgisi olduğu iddiasında bulunmak
Verb
çat pat İngilizce öğrenmek
Verb
bütün bilgisini sergilemek
Verb
durumu bilerek konuşmak
Verb
birinin kafasına zorla bilgi sokmak
Verb
Adem ile Havvanın meyvesini yedikleri için cennetten kovuldukları elma ağacı.
...'in bilgisi olmaksızın
Adverb
...'in bilgisi haricinde
Adverb