moon

  1. Ay, kamer, mah.
    Phases of the moon: Ayın evreleri/safhaları.
    full moon: dolunay, bedir,
    mehtap.
    half moon: yarım ay.
    new moon: yeni ay, hilâl.
    first/last quarter: birinci/ikinci dördün/ terbi.
    waxing/waning crescent: (ilk/son) hilâl.
    There was a full moon that night: O gece mehtap vardı.
    by the light of the moon: ay ışığında.
    ask/cry for the moon: olmayacak şey istemek.
    the man in the moon: (a) Aydede, (b) bu dünyadan çok uzak yaşayan muhayyel kimse.
    I know no more about it than the man in the moon: Ne bileyim? Nereden bileyim? Hiç bilgim yok.
    Once in a blue moon: Ayda yılda bir; kırk yılda bir; bayramdan bayrama; pek seyrek.
    over the moon: çok mutlu, sevinçten uçuyor, etekleri zil çalıyor.
    She's over the moon about her new baby: Yeni bebeğinin üstüne deli divane oluyor.
    promise someone the moon: olmayacak şey va'detmek.
    to reach for the moon: olmayacak işe girişmek.
  2. (bkz: month ).

    many moons ago
    : aylarca önce.
  3. uydu, peyk. the moon of the Jupiter.
  4. yuvarlak veya hilâl biçiminde nesne.
  5. ay ışığı.
  6. (bkz: lunule ).
  7. dalgın dalgın bakınmak/gezinmek/dolaşmak.
  8. hülyalara dalmak.
  9. boş vakit geçirmek, vaktini boşa harcamak.
    to moon the afternoon away.
  10. bir kimseye/bir şeye hülyalı gözlerle bakmak.
boşuna nefes tüketmek, akıntıya kürek çekmek.
Telling him that he's misinformed is just barking at
the moon: Ona yanlış haber verildiğini söylemek boşuna nefes tüketmekten başka bir şey değildir.
sızlanmak, biteviye yakınmak, boş yere halinden şikâyet etmek.
çok uzun zaman.
in a blue moon: senelerdir, çok uzun zamandan beri.
I haven't seen him in a
blue moon.
once in a blue moon: nadiren, kırk yılda bir.
Noun
olmayacak hayaller kurmak Verb
olmayacak şeyi istemek Verb
olmayacak şey istemek Verb
ay tutulması Noun, Astronomy
dolunay, mehtap, bedir. Noun
dolunay süresi, mehtaplı geceler.
There's a good deal of light in the sky at full moon. Noun
yarımay
yarım ay biçiminde herhangi bir şey
yarım ay
hasat dolunayı: güz gündönümüne en yakın dolunay/mehtap.
avcı mehtabı: hasat mevsimini izleyen mehtap.
ayın on beşinden sonra ayın küçülmesi
paraselene Noun
yeni ay, hilâl, ayça. Noun
ayın ilk hilâl şeklinde görüldüğü zaman. Noun
küçülen ay
kırk yılda bir
aşırı mutlu
(ödenmeyen kiraya karşı haczedilir korkusu ile) eşyasını gece kaçırmak
! İnsanoğlunun aya gideceği kimin aklına gelirdi?
To think that he was once rich! Onun vaktiyle
zengin olduğuna bin şahit gerek.
Transformers: Ayın Karanlık Yüzü Noun, Cinema
Transformers: Ay'ın Karanlık Yüzü Proper Name, Cinema
üzgün ve gayesiz dolaşmak.
gayesiz/boş vakit geçirmek.
ay ışığı
ay çizmesi
soğuk havalarda giyilen kapitone çizme
aptal
toparlak surat
aurelia ile ayni anlama gelir. yuvarlak deniz anası.
aya iniş
ay ışığı
mehtap
ayışığıyla aydınlatılmış
ayın doğuşu
aydan alınmış kaya örneği
ay manzarası
ayın batışı
deniz salyangozu
(Naticidae). Noun
kaçak içki
saçma söz
Aya uzay aracı fırlatma. Noun
Ay-aracı, Aya fırlatılan uzay aracı. Noun
uzay gemisinin ay yolculuğu
uzay gemisinin aya yolculuğu
ay taşı
çılgın
arı otu.
ay da yürüyüş
ayda yürüyüş
birine olmayacak şey vaat etmek Verb