natural

  1. doğal, tabiî.
    The natural mineral wealth of a country. Death from natural causes.
  2. tabiatta mevcut.
  3. doğaya/tabiata uygun, doğal ilkelere uygun.
    a natural explanation for the strange event.
  4. doğada/tabiatte oluşan, yapay/sun'î olmayan.
    natural prairie unbroken by the plow. natural scenery.
  5. insan karakteri icabı.
  6. eşyanın tabiatine uygun.
  7. normal, tabiî, yapmacıksız.
    a natural pose. natural manner. Try to look natural for your photograph.
  8. asıl.
  9. doğal bilimlere ait.
    natural laws describe phenomena of the physical universe.
  10. gerçekte var olan, maddesel, fiziksel.
  11. fıtrî ahlâk kurallarına uygun.
    natural justice.
  12. yasa dışı, gayrımeşru.
    a natural son/child.
  13. basit, hudayinabit, kültürsüz, kaba saba, yontulmamış.
    the natural man. natural passions.
  14. Music (a) diyezsiz ve bemolsüz, doğal, tabiî, (b) (boru, trompet vb.) delik ve tuşları olmayan.
  15. öz, (üvey değil), kan bağı ile bağlı.
    natural parents: öz ebeveyn (anne-baba).
  16. olağan, tabiî, normal.
    Events followed their natural course.
  17. Noun doğuştan hünerli kimse.
  18. Noun doğal ve iyi nitelikli nesne.
  19. Noun, Music (a) piyanonun beyaz tuşu, (b) bekar işareti: notanın önüne gelince bemol/diyez etkisini yok eder, (c)
    bekar işaretli nota, tabiî sesli nota.
  20. Noun doğuştan budala/aptal.
  21. Noun, Information Technology (bkz: blackjack ) (7b).
  22. Noun (zarla kumar oyununda) ilk atışta 7 veya 11 getirerek kazanma.
tüzel kişi Noun, Law
hükmî şahıs Noun, Law
Avrupa Tabii Hayatının, Bitki ve Hayvanların Yaşadığı Yerlerin Koruma Altına Alınmasına Dair Sözleşme Noun, International Law
Ham petrol ve doğal gaz çıkarımı (NACE kodu: 06) Noun, Trades-Professions
Doğal gaz çıkarımı (NACE kodu: 06.2) Noun, Trades-Professions
Doğal gaz çıkarımı (NACE kodu: 06.20) Noun, Trades-Professions
okuyup çalışma ile doğuştan olan becerilerini geliştirmek Verb
tüzel kişi Noun, Law
hükmî şahıs Noun, Law
tüzel kişi Noun, Law
hükmî şahıs Noun, Law
tüzel kişi Noun, Law
hükmî şahıs Noun, Law
tüzel kişi Noun, Law
hükmî şahıs Noun, Law
normal doğum Noun, Medicine
normal yolla doğum Noun, Medicine
Doğal bilimler ve mühendislikle ilgili diğer araştırma ve deneysel geliştirme faaliyetleri (NACE kodu: 72.19) Noun, Trades-Professions
Doğal bilimler ve mühendislikle ilgili araştırma ve deneysel geliştirme faaliyetleri (NACE kodu: 72.1) Noun, Trades-Professions
Petrol ve doğal gaz çıkarımını destekleyici faaliyetler (NACE kodu: 09.1) Noun, Trades-Professions
Petrol ve doğal gaz çıkarımını destekleyici faaliyetler (NACE kodu: 09.10) Noun, Trades-Professions
doğal davranmak Verb
yakınlar
özellikle de kan hısımları arasındaki doğal sevgi ve şefkat bağları Noun
doğuştan vatandaşın vatanına bağlılığı
doğum nedeniyle vatandaşlık
doğal alanlar Noun
doğal
insan eli değmemiş alanlar Noun
doğal varlıklar Noun
doğal davranış davranma
normal yolla doğum Noun, Medicine
normal doğum Noun, Medicine
doğuştan
milli sınır
doğal ara
doğal sermaye (üretimin bir faktörü olarak kullanılan arazi
doğal sermaye
ana ırmak yatağı
piç, gayrımeşru çocuk. Noun
tabiî doğum, ilâçsız ve nisbeten az ağrılı doğum. Noun
anneyi tabiî doğuma hazırlama programı. Noun
kan hısımlığı
kan bağı
asıl renk, doğal/tabiî renk. Noun
takvim günü
takvim günü
gündüz vakti
tabiî ölüm, eceli ile ölüm. Noun
doğal afet
doğal felaket Noun
tabii afet Noun
yaradılış
doğumla iktisap olunan ikametgâh
asıl ikametgâh
hava ile kurutma
takasın en yaygın değiş tokuş biçimi olduğu ekonomi
doğal ekonomi
Allah vergisi
doğal çevre
doğal hak hukuk duygusu
doğal olay
doğa olayı
doğal deney Noun, Competition Law
ortalama piyasa fiyatı
gayri meşru bir çocuğun tabii babası Noun
doğuştan geri zekâlı
doğal semereler Noun
tabii semereler Noun
doğal işlev üretici
tabiî/doğal gaz: yeraltından çıkan ve yakıt olarak kullanılan metan gazı (%80'den fazla metan, az miktarda
etan, propan, bütan, nitrojen ve bazen helyum içerir.)
Noun
doğal gaz Noun, Environment-Ecology
doğalgaz yatakları Noun
doğalgaz boru hattı
doğal cins: eril, dişil vb. Noun
doğa vergisi
doğal armağan
kanuni vasi
çocuğun doğal ve yasal velileri (kural olarak ana ve baba
doğal liman
tabii mirasçı
doğum hakkı gereği mirasçı
murisin füruu
tabiat varlıkları Noun
doğa bilgisi uzmanı.
doğa bilgisi, tabiat bilgisi: botanik, zooloji vb. gibi tabiatteki bütün yaratıkları ve cisimleri inceleyen bilimler. Noun
(teknik dışında kalan) doğa bilimlerin öğrenimi. Noun
doğuştan geri zekâlı
nüfus artışı
yedi yaşına kadarki çağ
(7 yaşına kadarki) çocukluk
doğal faiz oranı
doğal adalet
davalarını anlatmak için her iki tarafa eşit fırsat tanınmalıdır
hakem iyi niyetle hareket etmeli
dava ile ilgili tüm belgeler her iki tarafın kullanımına açık tutulmalı ve her ikisinin de hazır bulunmadığında
her hangibir kanıt sunulmalıdır
bir anlaşmazlığı karara bağlarken bir hakemin uyması gereken kurallar
önyargılı olmadığını ve taraflarla kişisel ilişkisi bulunmadığını göstermelidir
geniş anlamda
tabiat manzarası
doğal dil
doğal yasa, tabiat kanunu. Noun
doğal hukuk Noun, Law
tabii hukuk Noun, Law
doğal özgürlük
bir insanın doğal ömrü
doğal aydınlatma
tabiî logaritma, Neper logaritması,
e tabanına göre hesaplanan logaritma. Simgesi:
ln.


Napierian logarithm
ile ayni anlama gelir.common logarithm
Noun
doğal fire
doğanın verdiği fire
doğal tekel (bir ürüne karşı olan talebin tamamının sadece bir tek şirket tarafından ve en küçük mikyasta
üretim yapmakla karşılanabildiği tekel durum
doğal tekel Noun, Competition Law
doğal sayı, pozitif tam sayı (veya sıfır). Noun
doğal sayı Noun, Algebra
doğal sayılar Noun, Mathematics
tabii borç
ahlaken mevcut olmakla birlikte dava ile sağlanamayan borç
doğuştan hatip
gerçek kişi Noun, Law
hakikî şahıs Noun, Law
doğal bir olgu Noun
doğa olayı Noun
doğa bilimleri, tabiat bilgisi. Noun
fen bilgisi, fiziksel bilimler. Noun
doğal liman
fiili zilyetlik
doğal prim
doğal prim (hayat sigortasında bir yıl içinde vuku bulan vefat rizikosuna ait prim
sigortanın devam etmesi için asgari prim
tabii karine (kanıtlanmış bir husus başka bir hususiyetin varlığına doğrudan doğruya kanıt ise , birinci
hususun varlığı ikincisininkine karine teşkil
çıkarsanacak doğal sonuç
tabii karine
ortalama piyasa fiyatı
doğal ürün
ham ürün
doğa ürünleri Noun
doğal büyüme
korunacak doğa alanı
korunacak doğa alanı
doğal kaynak Noun, Environment-Ecology
doğal/tabiî kaynaklar: bir ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynakları (maden, petrol, orman, su vb.). Noun
doğal/tabiî hak. Noun
doğal hak Noun, Law
doğal haklar (tabii hukuktan doğan haklar ; insanın yaradılışından doğan ve kişiliğine bağlı olan haklar Noun
doğal haklar Noun
kauçuk. Noun
doğa bilimi, tabiat bilgisi: biyoloji, fizik vb. gibi doğal olayları/nesneleri inceleyen bilim.Tersi:
matematik, felsefe gibi kuramsal bilimler.
Noun
doğabilim, fizik bilimleri.
fen ve doğa bilimleri Noun
doğa bilimleri Noun, Education-Training
doğal ayıklanma, tabiî ıstıfa: belirli çevre koşullarına en iyi uyum sağlayan bitki ve hayvanların yaşamlarını
sürdürebilmesi olayı.
survival of the fittest ile ayni anlama gelir.Darvinism
Noun
doğal ayıklanma Noun, Environment-Ecology
doğal seleksiyon Noun, Psychology
doğal seçilim (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
olayların birbirini doğal izlemesi
doğal ipek Noun, Textile Industry
doğal büyüklükte
tabiilik
doğa bilgisi
kanuni mirasçılık
kanuni veraset silsilesi
doğal din bilgisi.
natural theologian: doğal din bilgini. Noun
doğal işsizlik oranı
doğal erdem, tabiî/temel fazilet, insanın muktedir olduğu fazilet. theological virtue Noun
temel erdemler, ana faziletler: (eski felsefeye /Eflâtun'a göre) adalet
(justice), basiret/ihtiyat

(prudence), itidal/imsak
(temperance) ve cesaret/yiğitlik
(fortitude).
doğal ücret
doğal ısı
emekliye ayrılmalar ya da ölümler sonucu kendiliğinden küçülmesi
bir örgütün çalışanlarını işten çıkartma yoluna başvurmadan istifalar
doğal yıpranma
doğaya tapma
doğal ölümle ölmek Verb
kendi ecel liyle ölmek Verb
sıvılaştırılmış doğalgaz Noun, Chemistry