normal

English-Turkish Translation

  1. normal, alışılmış, doğal, mutad, tabiî, beklenen, ortalama, standardlara uygun.
    normal working hours DEVAMINI OKU
    from 9:00 to 17:00. normal temperatures during May. Rainfall has been below normal this July. GİZLE
  2. âdi, alelade, olağan.
  3. düzgülü, düzgün, uygun, muntazam (nesne).
  4. Psychology düzgülü: (a) (zekâ/şahsiyet/ruhsal gelişme vb.) ortalama, (b) (ruhen) sağlıklı, sağlam.
  5. Mathematics (a) düzgen, normal, dik(ey). (b) düzgen/normal uzunluğu: düzgenin eğri ile x ekseni arasında kalan parçasının DEVAMINI OKU
    uzunluğu.
    normal curvature: düzgen eğrilik.
    normal functions: düzgen işlevler.
    normal lines: düzgen doğrular.
    normal matrix: düzgen dizey.
    normal plane: düzgen düzlem.
    normal to a curve: eğri düzgeni.
    normal to a surface: yüzey düzgeni. GİZLE
  6. Chemistry normal: (a) 1 litresinde 1 eşdeğer-gram çözünen özdek bulunan.
    normal solution: normal çözelti, DEVAMINI OKU
    (b) her C atomu en fazla iki C atomuna bağlı olan (düzgün C zincirli alifatik hidrokarbon), (c) bütün OH grupları veya H atomu yerine başka atom grupları geçmiş bulunan (yansız/nötral tuz). Na2SO4 gibi. GİZLE
  7. (a) sağlıklı, sıhhatli, iyi gelişmiş, normal, düzgün, hastalıksız.
    a normal child. (b) doğal, tabiî.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

above normal
normalin üstünde
become normal
normalleşmek Verb
below normal
normalin altında
normal capacity
normal kapasite
normal capacity
normal takat
normal channels
normal yollar Noun
normal consumer
normal tüketici
normal consumption
normal tüketim
normal curve
düzgen dağılım (eğrisi): Değişkenin çeşitli değerleri için olasılıkları gösteren çan kesiti biçimindaki DEVAMINI OKU
eğri.
Gaussian curve ile ayni anlama gelir. GİZLE
Noun
normal deviation
normal sapma
normal distribution
düzgen dağılım.
Gaussian distribution ile ayni anlama gelir. Noun
normal duration
normal süre Noun
normal earnings
normal kazanç
normal error curve
normal hata eğrisi
normal fas
normal piyasa fiyatı
normal flight
normal uçuş
normal frequency curve
mod ve medyan değerlerinin benzer ya da birbirine çok yakın olduğu durumdaki değerlerin dağılım biçimi
normal gage
mastar
normal good
gelirin artması ile birlikte kendisine olan salt talebin arttığı mal
normal good
normal mal
normal goods
normal mallar Noun
normal loss
normal zarar
normal operations
normal işlemler Noun
normal output
normal kapasite
normal pension
normal emekli aylığı
normal pension
normal emeklilik
normal performance
normal performans
normal performance
normal gösteri
normal price
normal fiyat (kısa ve uzun vadede bir mal için piyasada arz ve talebe göre oluşan fiyat
normal price
normal fiyat
normal profit
normal kar
normal profit
normal kâr
normal profit
normal dağılım
normal return
normal faiz miktarı
normal risk
normal risk
normal roes
resmi rakamlar Noun
normal roes
istatistik raporu
normal school
öğretmen okulu: liseden sonra 2 yıllık eğitimle öğretmen yetiştiren okul. Noun
normal tax
normal vergi
normal value
normal değer
normal worker
normal işçi
normal working conditions
normal çalışma şartları Noun
normal working day
normal çalışma günü
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. up to par
  2. regular
  3. usual
  4. Adjective unexceptional
  5. natural
  6. all in the day's work
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

normal ağırlık
regular weight
normal aile
standard family
normal alışkanlıklarına ters düşen
contrary to one's usual habits
normal alışveriş
ordinary dealings
normal amırtisman
ordinary depreciation
normal amortisman
straight-line amortization Noun, Accounting
normal amortisman
ordinary depreciation
normal aşınma payı
fair wear and tear
normal bakım
routine maintenance
normal bakım görmeyiş
want of ordinary care
normal benzin
regular gasoline
normal benzin
2-star fuel
normal bilet ücreti
ordinary fare
normal bir insan
average human being
normal bir şekilde
customarily Adverb
normal boyut
standard stock
normal bütçe
ordinary budget
normal büyüklük
regular size
normal büyüklük
regulation size
normal büyüklük
full size
normal çalışma düzeni
course of employment
normal çalışma saatleri
regular hours Noun
normal çalışma şartları
standard conditions Noun
normal çalışma zamanı
straight time
normal çalışma zamanı
base time
normal çekme hakları
normal drawing rights Noun
normal ciro
regular endorsement
normal ciro
regular indorsement
normal dağılım
normal profit
normal dağılım
normal distribution
normal davranış
standard conduct
normal değer
normal value
normal depo mevcudu
basic inventory
normal dikkat ve ihtimam
adequate care
normal dışı masraflar
extra expenses Noun
normal doğum
natural childbirth Noun, Medicine
normal doğum
natural birth Noun, Medicine
normal emeklilik
normal pension
normal faiz
conventional interest
normal fatura
standardized invoice
normal fiyat
normal price
normal fiyat
regular price
normal fiyat
charge price
normal gelir
ordinary income
normal gelir
straight income
normal gelir
average pocketbook
normal gösteri
normal performance
normal güzergâhtan ayrılma
diversion
normal haline dönmek
to come to oneself Verb
normal harç
(banking) usual charge
normal hesaplama
standard calculation
normal ikametgâh
usual place of abode
normal ipotek
commonlaw mortgage
normal ipotek
common-law mortgage
normal işçi
regular employee
normal işçi
normal worker
normal işgünü
an ordinary day's work
normal işlemler
normal operations Noun
normal kâğıt
standard paper
normal kapasite
standard capacity
normal kapasite
normal capacity
normal kapasite
normal output
normal kapasite
ordinary capacity
normal kapasite
ordinary ability
normal kar
normal profit
normal kâr
normal profit
normal kaydı ihtirazi
under the usual reserve
normal kazanç
normal earnings
normal kira rayici
standard rent
normal konuşma
station-to-station call
normal kullanım
ordinary use
normal kullanış
ordinary use
normal maaş
regular wage
normal maaş
regular salary
normal maaş
regular pay
normal mal
normal good
normal mallar
normal goods Noun
normal masraflar
ordinary expenses Noun
normal mesafe
standard distance
normal muamele
ordinary proceedings
normal muamele
ordinary yens
normal ödeme vadeleri
conventional terms Noun
normal olarak
ordinarily Adverb
normal olarak
high- end
normal olarak
haircut
normal olarak
usually Adverb
normal olarak
normally Adverb
normal ölçülerin dışına çıkmış
deviant
normal ölüm halinde sigorta
old- line life insurance
normal onarımlar
ordinary repairs Noun
normal oturum
regular session
normal performans
normal performance
normal personel kadrosunda olmak
to be on the regular staff Verb
normal pillerle çalıştırmak
to run off standard batteries Verb
normal posta
ordinary course of post
normal posta ücret tarifesi
ordinary rate
normal prosedür
regular procedure
normal prosedür
ordinary proceedings
normal risk
ordinary risk
normal risk
standard risk
normal saat ücreti
occupational rate
normal sapma
normal deviation
normal şartlar
usual terms Noun
normal şartlar
usual conditions Noun
normal satış
regular sale
normal seçim
regular election
normal seçmen
ordinary voter
normal sefer
regular service
normal şekilde
in the ordinary way
normal sürat
cruise speed
normal sürat
cruising speed
normal süre
normal duration Noun
normal süreç
regular process
normal takat
normal capacity
normal tamirat
ordinary repairs
normal tarife
general tariff
normal tedbirli kişi
person of ordinary prudence
normal ticari iskonto
trade discount
normal tip
stock model
normal tüketici
normal consumer
normal tüketim
normal consumption
normal ücret
regular fee
normal ücret
regular wage
normal ücret
regular rate
normal uçuş
normal flight
normal üstü
supernormal
normal vade
regular term
normal vergi
normal tax
normal vergi
ordinary tax
normal yapılış
standard design
normal yetilerini kaybettirmek
to numb Verb
normal yıl
common year
normal yoldan ayrılmak
to leave the beaten track Verb
normal yollar
normal channels Noun
normal yollardan
in ordinary
normal zarar
normal loss
(ırmak) normal yüksekliğine gelmek
to be down Verb
adaletin normal seyrini etkilemek
to prejudice the due course of justice Verb
işin normal seyri
regular course of business
işlerin normal gidişatı
normal run of things
işlerin normal gitmesi
ordinary business
işlerin normal seyri
ordinary course of business Noun, Law
uçağı normal yerine getirmek
to redress an airplane Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Kurala, alışılmışa ... doğal, tabiî
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.
 
 
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun