choose

English-Turkish Translation

  1. Verb seçmek, seçip almak, intihap etmek.
    to choose an apple from the basket. We chose him as a chairman.
  2. Verb yeğ tutmak, tercih etmek, karar vermek.
    Which will you choose: Hangisini tercih edersiniz?
    He
    chose not to speak: Konuşmamaya karar verdi.
  3. Verb ayırmak, tercih yapmak.
    to choose between X and Y: X ile Y arasında bir tercih yapmak.
  4. Verb istemek, arzu etmek.
    You may stay if you choose: İsterseniz kalabilirsiniz.
    I do as I choose:
    Canım ne isterse onu yaparım (Keyfimin kâhyası mısın?).
    As you choose: Nasıl istersen(iz).
    When I choose: Ne zaman istersem, canım istediği zaman, ne zaman aklıma eserse.
    I do not choose to do so: Öyle yapmak canım istemiyor/Öyle yapmayacağım.
    to do something when one chooses: canı istediği zaman yapmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

choose one's words carefully
sözü tartmak Verb
(sold) by allowing the customer to pick and choose
seçmece
pick and choose
çok dikkatli seçmek.
pick and choose
istediği gibi/titizlikle seçmek.
the right to choose
hakkıhıyar
you are at liberty to choose
seçim senin
choose an occupation
bir meslek seçmek Verb
choose between A and B
A veya B'yi seçmek Verb
choose between A and B
A veya B'den birini seçmek Verb
choose between A and B
A ile B arasında tercih yapmak Verb
choose by lot
kura ile çekmek Verb
choose by lot
kura yoluyla seçmek Verb
choose by lot
kura ile seçmek Verb
choose from
arasından seçim yapmak Verb
choose from
arasından seçmek Verb
choose from
seçim yapmak Verb
choose someone as something
birini birşey olarak seçmek Verb
choose someone as something
birini birşey seçmek Verb
choose someone to do something
birşeyi yapması için birini seçmek Verb
choose someone to do something
birşeyi yapmak için birini seçmek Verb
choose something as something
birşeyi birşey olarak seçmek Verb
choose something as something
birşeyi birşey seçmek Verb
choose the right moment
denk gine getirmek Verb
choose the safest course
en doğru yolu izlemek Verb
choose to do something
birşey yapmayı tercih etmek Verb
choose up
maça/müsabakaya girecek oyuncuları seçmek, takım kurmak.
cannot choose but
mutlaka … lıdır/lısınız vb., …'e mecbur(dur/sunuz vb.), -den başka bir şey yapamaz(sınız).
He cannot
choose but obey: Mutlaka itaat etmelidir/itaate mecburdur.
not a pin to choose between
farkı yok
not a pin to choose between
eşit
of two evils choose the less
ehvenişer
right to choose the place of delivery
teslim yerini tespit etme hakkı
sth which one may choose or reject at will
seçmeli
There's little/not much/nothing to choose between them
Aralarında hiç fark yoktur/Ha o, ha öteki, farketmez.
English-Turkish phrases from Zargan's own database