Noun talih, baht, şans, uğur, ikbal. good luck: iyi talih/şans. bad/hard luck: kötü talih, bahtsızlık,
talihsizlik, aksilik. to bring (someone) good luck: uğurlu gelmek, uğur getirmek. to bring (someone) bad/ill luck: uğursuz gelmek, uğursuzluk getirmek. Good luck! Uğurlu olsun! Bahtın /talihin açık olsun! Better luck next time: Bir dahaya talihin açık olsun (İnşallah gelecek defa daha iyi olur). Hard luck! Va vah! Yazık! Aksilik!. Yes, worse luck! Sorma! Maalesef! luck favored him = luck was with him = luck was on his side: Bahtı yaver gitti/Talihi yüzüne güldü. As luck would have it: tesadüfen, talih eseri olarak, şansıma. It's the luck of the draw: Bu bir şans işi. It's good/bad luck to see a black cat: Kara kedi görmek uğurlu/uğursuz sayılır. (It's) just my luck! Bu benim alın yazım! It was just his luck to meet the boss: Uğursuzluğa bakın ki patronla karşılaştı. to be down on one's luck: Talihsizliğe uğramak, ikbal kapıları kapanmak, işleri ters gitmek. a bit/piece/stroke of luck: düşeş. That's a bit of luck: Ne şans! Ne (iyi) talih! He's got the luck of the devil = He's got the devil's luck: Çok şanslıdır/Daima dört ayak üstüne düşer.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition