now then

kâh … kâh, bir … bir.
With prices now rising now falling, who knows what will it cost next year?
Fiyatlar bir yükselip bir düşüyor, bu durumda kim bilir gelecek yıl bunun fiyatı ne olacak?
hele şükür, çok şükür.
There now, I've at last got the engine started: Hele şükür, nihayet motoru çalıştırabildim.
(a) öyle ise, şu halde, peki.
now then, what happened? Peki, ne oldu? (b) sakın ha!, haydi!

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

now then !

haydi

now then !

sakın ha

every now and then

arasıra, arada bir, zaman zaman.

now and then

zaman zaman, arasıra.

now and then

ara sıra, zaman zaman.
Every now and again I remember good old days of my youth.

now and then

arasıra, bazen, arada sırada, kâh … kâh.
Now one boy does best, then another: Kâh bir çocuk iyi yapar, kâh öteki.

then, as now, ...

günümüzde olduğu gibi o dönemde de ... Adverb

then, as now, ...

bugün olduğu gibi o zamanlarda da ... Adverb

thrust a word in now and then

ara sıra bir söz sıkıştırmak Verb

English-Turkish phrases from Zargan's own database

English-Turkish