Nükleer yakıtların işlenmesi (NACE kodu: 24.46)
Noun, Trades-Professions
nükleer bomba taşıyan uçak
nükleer silahlar kontrolü
nükleer silahlar kontrolu
çekirdeksel öğecik.
nuclear breeder: çekirdeksel üretken.
nuclear chain reaction: çekirdeksel
zincir tepkileşim.
nuclear charge: çekirdeksel yük.
nuclear cross section
cross section (8).
nuclear disintegration: çekirdeksel parçalanım.
nuclear emulsion: çekirdeksel asıltı.
nuclear energy = atomic energy: çekirdeksel erke.
nuclear equation: çekirdeksel denklem.
nuclear family: (baba, anne ve çocuklardan oluşan) temel aile.
nuclear fission: çekirdek bölünmesi.
nuclear forces: çekirdeksel kuvvetler.
nuclear fuel: çekirdeksel yakıt.
nuclear fusion: çekirdeksel kaynaşım.
nuclear isomer: çekirdeksel eşiz.
nuclear isomerism: çekirdeksel eşizlik.
nuclear magnetic moment: çekirdeksel mıknatıssal döngü.
nuclear magnetic resonance: çekirdeksel mıknatıssal çınlanım.
nuclear membrane: çekirdek zarı.
nuclear number: çekirdeksel sayı.
nuclear packing: çekirdeksel topaklanım.
nuclear paramagnetism: çekirdeksel dizimıknatıslık.
nuclear physics: çekirdek bilgisi, atom fiziği, çekirdek fiziği, nükleer fizik.
nuclear polarisation: çekirdeksel ucaylanım.
nuclear potential energy: çekirdeksel erkil erke.
nuclear power: çekirdeksel güç.
nuclear reaction: çekirdeksel tepkileşimler.
nuclear reactor: çekirdeksel tepkileşimlik.
nuclear resonance: çekirdeksel çınlanım.
nuclear sap = karyolymph: çekirdek özü: göze çekirdeğinin berrak ve homojen ana maddesi.
nuclear spin: çekirdeksel fırıl.
nuclear star: çekirdeksel yıldız.
nuclear structure: çekirdeksel yapı.
nuclear transmutation: çekirdeksel dönüşüm.
nükleer artıkları gömme yeri
zincirleme nükleer reaksiyon
Noun, Chemistry
cross section ile ayni anlama gelir. etkin kesit: bir öğeciğin gelen bir temel parçacık demetine
gösterdiği etkin yüzey; bu yüzey, parçacıklarla öğecik arasındaki etkileşim olasılığının ölçüsüdür.
öğeciksel erke, atom enerjisi.
Noun
nükleer mühendisliği
Noun, Engineering
çekirdek aile
Noun, Geography
nükleer fizyon
Noun, Chemistry
çekirdek bölünmesi
Noun, Chemistry
fusion ile ayni anlama gelir. kaynaşım: yeğni öğe çekirdeklerinin birleşerek daha ağır bir çekirdek
oluşturması, örneğin Deuterium atomlarının birleşip Helyum meydana getirmesi. fission.
nükleer silahların teftişi
isomer ile ayni anlama gelir. çekirdeksel eşiz: başkalarıyla eşizlik özelliği gösteren çekinlerden
(
nuclide) herbiri.
isomerism ile ayni anlama gelir. çekirdeksel eşizlik: atom numaraları, atom kütleleri aynı, fakat
enerji seviyeleri ve yarı-ömürleri farklı olma.
nükleer fizikçi
Noun, Nuclear Medicine
çekirdek fiziği
Noun, Physics
nükleer fizik
Noun, Physics
nükleer potansiyel enerji
Noun, Engineering
nükleer enerji
Noun, Engineering
atom ya da hidrojen bombasına sahip ülke sayısının çoğalması
reaction ile ayni anlama gelir. çekirdeksel tepkileşim: foton, elektron, yükün (iyon) gibi parçacıklarla
bombardıman edilen çekirdeğin nükleon, alfa zerreciği ve atom ağırlığı hemen hemen aynı yeni bir çekirdeğe dönüşüm süreci.
nükleer güçle çalışan gemi
nükleer stratejik silahlar
Noun
nükleer denizaltı
Military
nükleer başlıklı güdümlü mermi
nükleer artıkların yok edilmesi
reactor ile ayni anlama gelir. atom pili, atom reaktörü, reaktör: Çekirdeğin sürekli bölünümü
başlatılıp kontrol altında sürdürülerek ısı veya faydalı enerji elde edilen cihaz.
nükleer araştırma merkezi
nükleer araştırma merkezi
konvansiyonel savaşı nükleer savaşa çevirmek
Verb
Nükleer Ölçümler Merkez Bürosu
Noun
Nükleer Maddelerin Fiziki Korunması Sözleşmesi
Proper Name, Law
Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi
Noun, Organizations
avrupa nükleer enerji ajansı
avrupa nükleer enerji birliği
avrupa nükleer araştırma teşkilatı
Kimyasal, Biyolojik, Radyoaktif, Nükleer Şube
Noun, Organizations
Birleşmiş Milletler Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunmasına Dair Sözleşme
Noun, International Law